İslâm dini, alım satım akitlerinde kesin bir kâr haddi koymamış, bunu piyasa şartlarına bırakmıştır. Konuyla ilgili olarak Allâh Rasûlü (s.a.v), fiyatlar artmaya başladığında kendisinden bu duruma müdahale etmesi istendiğinde şöyle buyurmuştur:

“Şüphe yok ki, fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allâh’tır. Ben sizden herhangi birinin malına ve canına yapmış olduğum bir haksızlık sebebiyle o kimsenin hakkını benden ister olduğu hâlde, Rabbime kavuşmak istemem.”^[1]

Fakihler de bundan hareketle kâr haddinin eşyadan eşyaya fark edebileceğini, bu sebeple de kesin bir takdir yapılamayacağını söylemişlerdir.^[2] Bununla birlikte, karaborsacılar piyasaya müdahale ederek halkın zaruri ihtiyaçları sayılabilecek mallarda aşırı fiyat artışları yaşanırsa, kamu otoritesinin fiyatlara müdahale etme (narh koyma) yetkisi vardır.^[3] Aşırı fiyatın tespitinde ise bilirkişilerin belirlemeleri esas alınır.

Kaynakça:

[1] Ebû Dâvud, Kitâbu’l-icâre, bâb fi’t-tes’îr 1, h. no: 3450
[2] Kâsânî, Bedâiu’s-Sanâiî, Kitâbu’l-istihsân, c. 5, s. 129
[3] Merğînânî, el-Hidâye, Kitâbu’l-kerâhiye, fasl fî’l-istibrâ, c. 7, s. 226