Borçlunun işlettiği dükkanı ipotek/rehin olarak alacaklı üzerine devretmesi caiz mi?
Borçlunun işlettiği dükkanı ipotek/rehin olarak alacaklı üzerine devretmesi caiz mi?
Kayınpederin birine borcu var, karşı taraf buna mukabil rehin olarak kayınpederin dükkanını teminat olarak istiyor. Dükkanın geliri kayınpedere ait ama mülkiyet geçici olarak alacaklıya ait olacak, daha sonra borç ödenince geri devredecek, bu caiz mi?
URL Kopyala
Kitap ve Sünnette tarif edilen ve müçtehit imamların üzerinde ittifak ettiği faizli akitlerin her türlüsü haramdır. Katılım bankalarının dışındaki kredi kurumları genellikle faizli akitleri de gerçekleştirdikleri için faizsiz bankacılık sistemi oluşturma noktasında Müslümanlar ısrarcı olmalı; gerekiyorsa bizzat kendileri böyle kurumları oluşturmalıdırlar. Bu anlamda Müslümanlara hizmet veren müesseseler desteklenmelidir. İslam açısından borç alıp vermede faiz olmadığı sürece bir sakınca yoktur. Bu borcu almak için de borç verecek kişi ya da kuruma maddi bir güvence vermekte de bir sakınca yoktur. Yani bir borcu almak için menkul ya da gayrimenkul rehin vermekte bir sakınca yoktur. Sakıncalı olan, alınan borcun alınan miktardan daha fazla olarak faiziyle geri veriliyor olmasıdır ve bu kesinlikle haramdır.
Rehinin gayri menkul olması durumunda kabzın gerçekleşmiş sayılması için fiilen teslimin şart olmadığı ve mürtehinin rehine el koymasına hukukî ve fiilî engel bırakmayacak şekilde rehin edenin o maldan el çekmesinin (tahliye) yeterli olacağı hususunda görüş birliği vardır. Ancak bu anlamda tahliyenin şartları hakkında bazı görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Menkul rehininde Ebû Yûsuf tahliyenin yeterli olmayıp satım sözleşmesinde olduğu gibi nakil ve el değiştirmenin gerekli olduğunu söyler; Şâfiî ve Hanbelî mezheplerindeki hâkim kanaat bu görüşe paralel olup eşyanın özelliğine ve örfe göre teslim almaya delâlet eden yollarla rehinin el değiştirmesi gerekir; Mâlikî mezhebinde bu hususta örfün esas alınacağı belirtilir; Hanefî mezhebinde benimsenen görüşe göre ise tahliye yeterlidir. (Vehbe ez-Zuhaylî, V, 208-209)
Râhinin rehin üzerinde mürtehinin izni olmadan hukukî tasarruflarda bulunması kural olarak geçerli görülmez. Rehinin satılması Hanefîler’e göre mürtehinin iznine bağlı olduğundan onun izin vermesi durumunda satış bedeli kendiliğinden rehinin yerini alır. (Kâsânî, VI, 146) Fakihler rehinin menfaatlerinin râhine ait olduğu ve râhinin mürtehine zarar veren hiçbir tasarrufta bulunmaması gerektiği hususunda görüş birliği içindedir. Râhinin mürtehine zarar vermeden rehinden yararlanması da ondan izin alıp almamasına göre değerlendirilir. İzin almışsa rehinli maldan yararlanması -bunun biçimi hakkında bazı görüş farklılıkları olsa da- dört mezhebe göre câizdir.