Zina etmediği takdirde öldürülme tehdidi gibi dayanılmaz zorlama şeklinde zorlanan, tazyik ve tehdit edilen kimsenin bunu yapması caiz değildir; çünkü bir Müslüman erkeğin ister tehdit ile ister başka bir sebeple zina yapması mubah değildir; yaparsa günah işlemiş olur. Erkek zina fiilini bizzat yapan ve bunun için âletini kullanan kimsedir. Halbuki zina fiili ölüm tehdidi ve zorlama sebebiyle dahi ortadan kalkamayan bir haramdır ve işleyenden -hiçbir halde- günah sakıt olmaz. Kadına gelince o zina fiilini bizzat yerine getirmiyor, bu fiili onun üzerinde bir başkası işliyor, kadının yaptığı ise mani olmamak ve teslim olmaktır ki; zarûret halinde bu teslimiyet -günahsız olarak- caizdir. Nitekim öldürülmesinden korkarak dinin emir ve yasaklarının yerine getirilmesini terk eden kimseye de günah yoktur. Kadın zinaya zorlanır ve bu fiili işlerse bütün İslâm bilginlerine göre kadına had (muayyen şer’i ceza) gerekmez; hatta İbn Kudâme “Bu hükme muhalefet eden bir kimsenin bulunduğunu bilmiyoruz” demiştir. Aynı şekilde zorlandığı için zina eden erkeğe haddin gerekip gerekmediği konusunda iki görüş vardır:
a) Hanbelîler, Ebû Sevr, Hasen, bazı Mâlikî fakîhler, Zâhiri İbn Hazm, Ebû Hanife (birinci görüşü) ve Züfer’e göre dayak tehdidi altında bunu yapan erkeğe had gerekir. Bunların delili şöyledir: Zina ancak vücudun uyanmasıyla yapılabilir, halbuki zorlama ve tehdit buna zıttır ve mânidir, vücudun uyanması bulunduğuna göre zorlama yok olmuştur ve had gerekir.
b) Şâfiî mezhebindeki kuvvetli görüşe, Mâlikî mezhebine, Ebû Hanife’nin son görüşüne, imam Muhammed ve Ebû Yûsuf’a göre bu durumda zina eden erkeğe de had gerekmez. Zira zorlama ve tehdide maruz kalan kimse cinsi arzusunu tatmin etmek için değil, felâketten kurtulmak için bu çirkin fiili işlemiştir, hadler şüphe bulunduğu zaman düşer, zorlama da bir şüphedir ve haddi önler. “Zorlamanın vücudun uyanmasına mânî olacağı…” şeklindeki itiraza şu cevap verilebilir: Tehdit işlemeye değil, işlememeye yönelmiştir, şu halde istenen yapıldığı takdirde korkulacak bir tehlike yoktur, bu ise vücudun uyanmasına mâni olmaz. Kezâ haddin tatbik edilebilmesi için, iradeye ve tercihe bağlı bir sebeple meydana gelen cinsî arzunun tatmin edilmiş olması gerekir, bu arzuya, zorlama sebebiyet vermemiş olmalıdır, zorlanan kimsenin zinasında bu şart bulunmadığı için had de gerekmez.