Tesettürün sınırı nedir, ferace benzeri elbiseler ile örtünme farzı yerine gelir mi?
Tesettürün sınırı nedir, ferace benzeri elbiseler ile örtünme farzı yerine gelir mi?
Ferace, büyük sufle ve şal ile örtünmek caiz mi?
URL Kopyala
Tesettürle alakalı olan Ahzab Suresi 59. ayet-i kerimesinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey Peygamber (s.a.s.) ! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle ki; (Evden çıkarlarken) vücutlarını iyice örten cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerine sarkıtsınlar. Bu, onların tanınıp eziyet edilmemelerine en elverişli olandır.” Allah-u Teala bu Âyet-i kerimede mümin kadınlara, evlerinden çıkarken yabancı erkekler karşısında vücutlarını iyice örten cilbablarını, dış elbiselerini, üzerlerine örtünmelerini emretmiştir.
Hicab âyeti, kadınların avret mahallerini örtmeleri istikrar kazandıktan sonra nâzil olmuştur. Öyleyse bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setr-i avretten başka fazla bir örtünmedir. Bunun içindir ki müfessirler, değişik şekillerde yorumlamış olsalar da mefhumda birleşmişler, âyet-i kerimede ki “cilbab”tan maksadın, kadının elbiseleri üzerine giyilen ve bütün vücudu örten bir örtü, bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir.
“Peki âyet-i kerimede zikredilen ‘Cilbab’ dan murat nedir?” diye sorulursa, bu konuda ulemanın pek çok beyanları vardır. Son devrin alimlerinden bir kaçının yorumuna şöyle bir göz atacak olursak, Elmalılı merhûm ilgili âyet-i kerimenin tefsirinde: “Cilbab, baştan aşağı örten çarşaf, ferâce çar gibi dış giysilerin adıdır.” demiştir. Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, “Hulâsâtü’l-Beyan” ismli tefsirinde, Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde “Cilbab”ı, çarşaf olarak tefsir etmişlerdir.
Demek ki, bu âyette emrolunan tesettür, daha önce farz kılınan setr-i avretten başka fazla bir örtünmedir. Dolayısıyla âyet-i kerimede geçen “Cilbab” kıyafeti hakkında müfessirler değişik yorumlarda bulunsalar da, mefhumda birleşmişler ve “cilbab”dan maksadın; kadının elbiseleri üzerine giyilen ve vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bütün vücudu örten bir elbise olduğunda ittifak etmişlerdir. Dolayısıyla farz olan örtünmeyi ifade edip şekil olarak farklı din mensuplarının ve karşı cinsin tarzına benzemeyen kıyafetler ile örtünmek caiz olur.