Resim, suret, fotğraf ve heykel hakkında detaylı hüküm verebilir misiniz?
Resim, suret, fotğraf ve heykel hakkında detaylı hüküm verebilir misiniz?
Hayvan ve insan resmi olan giysi giymek, bu resimlerin olduğu ortamda bulunmak caiz mi? Bazı işletmeler pasta vb. üzerine çikolatadan hayvan veya insan resmi yapıyor. Bunları yapmak, satmak ve yemek, bu işyerlerinde çalışmak caiz mi? Haç işaretine benzeyen kurabiyeler, lgbt sembolü gökkuşağı renkleri olan şeyleri almak, satmak caiz mi?
El çizimi resimleri ikiye ayırmak gerek; canlıya (insan, hayvan) âit olan, cansıza âit resimler. Canlıya âit olan ya yaşayacak şekilde boy resmi olur yahut da yaşamayacak şekilde yarım resim olur. Cansıza âit resimlerin, yani manzaraların câiz olduğu kesindir. Çiçek, göl ve orman manzaraları gibi görüntüler çizilebilir, evlerin belli yerlerine asılıp ilâhî kudret takdirle seyredilebilir. Canlıya âit boy resimlerini odanın duvarına asıp, bakınca tümüyle görünür hâlde bırakmak, bu odada namaz kılmayı mekruh hâle getirmek demektir. Bu itibarla, duvarlarında canlılara âit boy resimleri bulunan odada kılınan namaz mekruh olur. Resimler kıble cihetinde ise mekruhluk şiddetlenir, yanda ise azalır, arkada ise daha da azalmış sayılır.
Ebû Hureyre’den rivayet edildiğine göre; bir keresinde Cibrîl (a.s.) Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yanına girmek için ondan izin istemişti. Rasûlullah (s.a.s.) izin verdiği halde Cibrîl (a.s.) içeri girmemiş ve şöyle demiştir: “İçerisinde birtakım at ve insan timsallerinin bulunduğu perde asılı olan bir eve ben nasıl girerim? Bu resimlerin ya başlarını koparmalı veya bu perdeyi yere sermelisiniz. Biz melekler içinde timsal olan eve girmeyiz.” (Tahâvî, Me‘âni’l-âsâr, IV, 287) Büyük bir muhaddis ve Hanefî fakihlerinin ileri gelenlerinden olan Tahâvî, bu hadisi naklettikten sonra şu yorumu yapmıştır: “Bu hadisin zâhirinden, başı koparılmış ruh sahibi canlının timsalinin mubah olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bu hadis ruh sahibi olmayan şeylerin tasvirinin mubah olduğuna ve görünüm itibariyle ruh taşıması mümkün olmayan canlıların yasak kapsamından çıktığına delâlet etmektedir.” (Tahâvî, Me‘âni’l-âsâr, IV, 287)
Mâlikî fakihlerden İbnü’l-Arabî, sûret yasağı ile ilgili bütün rivayetlerden hareketle, bu konudaki hükmü şöyle özetlemektedir: Eğer yapılan sûretler heykel türünde (ecsâd) ise bunun haram olduğunda icmâ vardır. Ancak, kumaşta bir desen ve nakış şeklinde (rakm) ise bu hususta dört görüş bulunmaktadır. Bu görüşlerden birincisine göre, hadiste geçen “kumaş üzerindeki nakış müstesna” kaydından hareketle kumaş üzerindeki resim, desen ve nakış câizdir. İkinci görüş ilgili diğer hadislerin genel muhtevasından hareketle yasaktır. Resime bir kayıt getiren üçüncü görüşe göre ise, eğer resim, şekil ve görünüm itibariyle kesintisiz ve kendi başına durabilecek biçimde ise yasaktır. Şayet, bu resmin bütünlüğü bozulursa câizdir. Diğer görüşe göre ise resim, duvara veya yüksek bir yere asılırsa yasak, yere sermede olduğu gibi, önem verilmeksizin kullanılacak eşya üzerinde bulunuyorsa câizdir. (İbnü’l-Arabî, Ârizatü’l-ahvezî, VII, 253)
Şâfiî fakihlerden Nevevî ise, tasvir işinin hükmüne ilişkin olarak, hadislerde söz konusu edilen ağır tehditlerden ve Allah’ın yaratmasına benzemeye çalışma anlamı taşıdığından hareketle, ne ile yapıldığına ve ne üzerinde olduğuna (kumaş, yaygı, para, kap, duvar vb.) bakılmaksızın, canlı (insan ve hayvan) sûretini tasvir etmenin haram ve büyük günahlardan olduğunu söylemiş; ağaç, dağ, deve semeri gibi şeyleri tasvir etmenin ise haram olmadığını belirtmiştir. Resimli elbise giymek mekruh görülmekle birlikte, bu elbise içinde kılınan namaz sahihtir. Fakat ihtiyaten yeniden kılınması uygundur. (Merginânî, el-Hidâye, I, 362-364)
Hanbelîler de üzerinde canlı resimleri bulunan elbise giymenin haram olmayıp mekruh olduğunu belirtmişlerdir. (İbn Kudâme, el-Mugnî, I, 590) İlk bakışta dikkati çekmeyecek derecede küçük olan resimlerin bulundurulmasında ve kullanılmasında da bir sakınca yoktur. Nitekim, Ebû Mûsâ’nın üzerinde iki sivrisinek resmi bulunan bir yüzüğü olduğu, İbn Abbas’ın da küçük resimlerle donatılmış bir kanunu (ocak benzeri bir şey) olduğu nakledilmektedir. İbn Hazm, çocuk oyuncakları dışında bütün sûretlerin satımının haram olduğunu ifade etmektedir (İbn Hazm, el-Muhallâ, IX, 25)
Günümüzdeki özel aletlerle çekilen resimlere gelince, bunlar ne Peygamber Efendimiz (s.a.s.) devrinde, ne de müçtehit imamlar zamanında vardı. Bu bakımdan hükümler daha çok el çizimi olan resim ve heykellerle ilgilidir. Ancak günümüzdeki resimleri de kıyas yoluyla bir hükme bağlamışlardır: Tapmak için ve tazim etmek için hazırlanan resimlerle, müstehcen sayılanları kesinlikle haramdır. Bu açıklamaya göre ahlaki ve dini yönüyle İslamiyete aykırı olmayan çizimlerin de yasak kapsamına girmediği söylenebilir. Bunun gibi bilgisayar veya başka teknik aletlerle çizilenler de aynı şekilde değerlendirilebilir. Buna göre fotoğraf ilgili yasağın üç boyutlu, kabartmalı veya İslama aykırı olanlarla ilgili olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla kâğıt paralarla nüfus cüzdanlarındaki vesikalık resimler de câizdir. Ayrıca bunlar canlandığı farzedildiğinde yaşamayacak derecede küçük ve yarım olan resimlerdir. Aynı şekilde bazı müseccel şahısları teşhis etmek için çekilen zaruri boy resimleri için de ruhsat vardır. Bunlar ihtiyaç resimleridir.
Ticaretinin çoğu meşru olmakla birlikte, gayrimeşru lgbt benzeri fiil ve eylemleri destekleyen firmaların ürün ve hizmetlerini alıp kullanmak asıl itibariyle haram değildir. Ancak bu fiilleri desteklemeyen başka firmalar varken bu tür yerleri boykot etmek, kazançlarına vesile olmamak ve toplumsal olarak bu tür yerleri mahkum etmek her Müslümanın hassasiyet göstermesi gereken meseleler arasındadır. Zira İslam düşmanlığı yapan, her fırsatta Müslümanlara, İslam dinine zarar vermeyi kendisine bir vazife bilen ve bu yolda çaba sarf eden bil’umum din düşmanlarına destek olmak caiz değildir. (Mumtehine; 9)
Haç, Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesini simgeleyen dini bir sembol olarak görülmüştür. (Buhârî, Libâs, 90; Buyû’, 102; Müslim, İman, 71) Zira Hıristiyanlıkta haç, oğul tanrıyı temsil eden ve aynı zamanda insanları kutsamada kullanılan bir put olarak da telakki edilmektedir. Bu bakımdan fıkıh âlimleri, Hıristiyanlığın sembolü olan haçı, Müslümanlar açısından alım satıma konu olabilecek (mütekavvim) bir mal olarak görmemişlerdir. (İbn Nüceym, el-Bahr, V, 59; Şîrâzî, el-Mühezzeb, II, 208; İbn Kudâme, el-Muğnî, VII, 427)
Buradan hareketle İslâm âlimleri, Müslümanların haç gibi, gayrimüslimlere ait dini sembolleri alıp satmalarını caiz görmedikleri gibi, bu sembollerin üretimini yapıp gayrimüslimlere pazarlamalarının da meşru olmadığını ifade etmişlerdir. (Şafiî, el-Ümm, V,508; Şirbînî, Muğnil-Muhtâc, IV, 341; Mevvak, et-Tâc, IV, 319; el-Mevsûatü’l-Fıkhiyyetü’l-Kuveytiyye, “Taslîb”, XII, 91-92) Bu itibarla, bir Müslümanın haç üretmesi ve Müslümanlara veya gayrimüslimlere satması yada satın alması caiz değildir. Dolayısıyla haç sembolü şeklinde üretilen gıda veya herhangi bir ürünün yapılması, üretilmesi caiz olmadığı gibi, alım satım yoluyla ticareti de caiz değildir. Ayrıca şayet haç sembolü, bir ürünün markası olarak belirlenmiş ise o ürünün satın alınıp kullanılması da kerahetten boş olmayıp müslümana yakışan bir davranış da olmayacaktır.
URL Kopyala