Kedi ağzı necis mi, içtiği sudan abdest almak ve içmek mekruh mu?
Kedi ağzı necis mi, içtiği sudan abdest almak ve içmek mekruh mu?
Kitab’ul-Asl’ın ravisi olan Ebu Süleyman El-Cüzecani, İmam Muhammed’e; kişi kedinin artığıyla abdest alıp namaz kılabilir mi, diye sorduğunda şu cevabı almıştır: Başka suyla abdest alması bana daha sevimlidir. Buna rağmen bu suyla abdest alır namaz kılarsa caiz olur. Nitekim İmamı Muhammed el-Camiu’s Sağiri’nde kedi artığıyla abdest almayı mekruh görmüştür. Alauddin es-Semerkandi, Tehtefu’l-Fukaha adlı eserinde; yılan, akrep, fare emsali canlıların artıklarını beyan sadedinde Cami’us-Sağir’in rivayetine göre kedi artığının da mekruh olduğunu söylemiş ve kerahatin tenzihi veya tahrimi olduğuna dair bir yorum yapmamıştır. Devamla Semrkandi; meselenin el-Asl’da ”başka suyla abdest alması daha hoştur” şeklinde izah edildiğini, kerahatten ise bahsetmediğini nakletmiştir.
Bütün bunlar kedi artığının kullanılmasının mekruh olduğunu gösterir. Bu kerahetin, tahrimi veya tenzihi olması ise Alimler arasında ihtilaflıdır. İbn Nuceym el-Bahru-r-Raik isimli eserinde bu ihtilafı şu şekilde nakleder: İmam et-Tahavi ve onun görüşünde olan Alimlere göre; kedi artığının kullanılması tahrimen mekruhtur. Zira kedinin eti necistir, necis etten doğan salya da haliyle necis olacağından, salyanın değdiği artık da necis olacaktır. Ancak kedi, devamlı insanlarla birlikte yaşayıp adeta aile efradından olması insanların kullandığı kap-çanağa ilişmesi, artığının kullanılmasına dair zarureti doğurmuştur.
İmam Kerhi (ö.340) ve onun görüşünde olan Alimlere göre ise; kedi artığının kullanılması tenzihen mekruhtur. Zira Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kedi artığıyla ilgili şöyle buyuruyor: ”Kedi necis değildir. Zira o insanların yanına çok girip çıkan hayvanlardandır- çok dolaşanlardandır.” (Ebu Davud, Sünen, Taharet 38, Hadis no: 76) Kedinin artığının İmam Kerhi ve onun görüşünde olan Alimlere göre mekruh olması, fare emsali necis şeyleri yemekten kaçınmamasından dolayıdır. İbn Nuceym el-Kenz haşiyesinde İmam Kerhi’nin bu görüşünün, Kitabu’l-Asl‘ın ifadesine uygun olduğunu ve en sahih görüş budur şeklinde açık beyanda bulunan Alimlerin sözünü nakletmiştir.
Ezcümle: Zahiru’r-Rivaye‘de bulunan iki farklı ifadeye binaen Alimler, kedi artığına verilecek kerahet hükmünün tahrimi yada tenzihi olduğunda ihtilaf etmişlerdir. Elbette bu ihtilaftan kaçıp ihtiyatı tercih etmek en uygun olanıdır. Şunu da ifade etmek gerekir ki, yukarıdaki ihtilaf, kedinin fareyi henüz yediğinin bilinmemesi durumundadır. Şayet kedi fare yedikten hemen sonra su içecek olsa, geriye bıraktığı artık ittifakla necistir. Yani kedinin yediği veya içtiği bir şey sebebiyle ağzının temiz veya necis olduğu biliniyor ise artığının hükmü de ona göredir. Şayet bilinmiyor ise; İmam Ebu Yusuf’a göre kedinin artığını içmek ve onunla abdest almak kerahetsiz caizdir. Ancak mezhepte sahih kabul edilen görüşte; temiz su bulunduğu halde kedi artığını içmek veya onunla abdest almak tenzihen mekruhtur. Bununla beraber kişi böyle bir suyla abdest alsa bu abdest tenzihi kerahetle geçerlidir. Temiz su bulamayan bir kimsenin böyle bir suyla abdest almasında ise herhangi bir kerahet de yoktur. (Tahtavi, 1/30)
URL Kopyala