Ramazan ayında, hastalık veya seyahat gibi orucu bozmaya izin veren bir mazeret olmaksızın, bir günü kasten bozmak, büyük bir suçtur ve bu mübarek ayın kutsallığına bir saldırıdır. Bu, büyük günahlardan biridir ve tüm ömür boyunca oruç tutulsa bile telafi edilemez. Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ‘Kim Ramazan’da bir günü mazeretsiz veya hastalıksız bozarsa, tüm ömür boyunca oruç tutsa bile bu günü telafi edemez.’ Bu hadis, İmam Ahmed’in Müsned’inde, Ebu Davud, Tirmizi ve İbn Mace’nin Sünen’inde ve İbn Huzeyme’nin Sahih’inde geçmektedir.

Hanefi mezhebinde kaza gerekecek şekilde orucu bozulan kişi daha sonra yese, içse kefaret gerekmez. Ancak bu kişiler geçerli bir mazeret olmadıkça akşama kadar yeme, içme, cima olmadan beklemeleri vaciptir. Kazayı gerektirecek şekilde oruç bozulması ister kasıtlı şekilde olsun ister hatayla olsun hüküm değişmez. Ramazan orucu, İslam dininin beş temelinden olan farz bir ibadettir ve bazı durumlarda hataen bozulabilir. Hataen oruç bozmak, kasten olmaksızın, yanlışlıkla orucu bozacak bir davranışta bulunmak anlamına gelir. Bu durumda, orucun kaza edilmesi gerekir, yani bozulan oruç yerine başka bir gün oruç tutulmalıdır.

Abdest veya gusül alırken ağza veya buruna su verirken istemeden boğazdan aşağı su kaçması, orucu bozar. İstemeden ağza giren yağmur, kar veya doluyu yutmak da orucu bozar ve kaza gerekir. Dışarıda yürürken aniden başlayan yağmurda ağza düşen yağmur damlalarını yutmak gibi. Keza diş tedavisi sırasında istemeden su veya ilaç yutmak da orucu bozar ve kaza gerekir. Diş dolgusu yaptırırken kullanılan suyun bir kısmını yutmak gibi. Hataen oruç bozulduğunda, o günün orucu kaza edilmelidir. Yani, Ramazan ayından sonra uygun bir günde bu oruç tekrar tutulmalıdır. Hataen oruç bozulduğunda kefaret gerekmez. Kefaret, kasten ve bilerek oruç bozma durumunda gereken bir cezadır.