Kadınların mürşidine rabıta yapması caiz midir, caiz ise nasıl olmalıdır?
Kadınların mürşidine rabıta yapması caiz midir, caiz ise nasıl olmalıdır?
Mutasavvıflar rabıta’yı, müridin mürşidini düşünerek kalbinden dünya ile ilgili şeyleri çıkarması, şeyhi vasıtası ile Peygamber Efendimize (s.a.s) ve Allah’a kalbini bağlaması şeklinde anlamışlardır. Hemen hemen bütün tarikatlarda rabıta vardır. Bilhassa Nakşibendiyyenin ıstılahlarındandır. Tarikat ehli, rabıtayı ayet ve hadise dayandırmaktadır. Nitekim “sadıklarla birlikte olun” (et-Tevbe, 9/119) gibi ayetler ve “kişi sevdiğiyle beraberdir” (Buharî, Edeb; 96; Müslim, Birr, 165; Tirmizî, Zühd, 50) gibi hadisler, rabıtanın caiz olduğunu göstermektedir. Rabıta, “bağ, münasebet ilgi, alâka, bağlılık, mensub olmak…” gibi anlamlara gelir. Kendi şahsiyetinden sıyrılıp, söz gelimi şeyhin veya Rasulullah’ın (s.a.s.) şahsiyetiyle bütünleşme, bir bağ kurma şeklinde uygulanır. Malum olduğu üzere, seven sevdiğini hayal eder. Onu kendine yakın hisseder. Hatta rüyalarında bile onunla olur. Onunla aynîleşmek ister. Usta-çırak, hoca-öğrenci münasebetleri de rabıtayla alakalıdır. Çırak ustasının hareketlerini, öğrenci hocasının söylediklerini hatırlamaya, sanki tekrar o ana dönmeye gayret eder. İşte, bir müridin mürşidini hatırlaması da böyle bir rabıtadır.
Bu rabıta, mürşidin suretine değil, o vücudda sergilenen İslamî özellikleredir. Daha doğrusu, öyle olmalıdır. Böyle bir rabıta, mürşitteki kemâl vasıflarının müride yansımasına sebebiyet verecektir. Buna, “fena-fişşeyh” denir. Fakat mürid orada kalmamalı, “fena-firrasul” ve “fena-fillah” makamlarına yükselmeye gayret etmelidir. Yani, şeyhinde fâni olan bir mürid, ondaki güzel özellikleri kazanıp, ondan Peygamber’de fâni olmaya yönelmeli, daha sonra da Allah’ta fâni olmalıdır. Bu fena (fani olma) hâlleri zevkî birer mesele olmakla birlikte, herkes için şu manada uygulanabilir: Bir insan kendi reyini, fikrini bırakıp hocasının, üstadının yahut şeyhinin iradesini kendi iradesine tercih ederse, bu zatlarda fani olmuş olur. Aynı şekilde, bütün işlerini, hâllerini ve sözlerini Allah Resulünün sünnet çizgisine göre ayarlarsa Peygamberimiz’de fani olmuş olur. Allah’ın emir ve yasaklar manzumesini çok iyi kavrayıp, hayatının bütün safhalarının buna göre yönlendirdiği taktirde de fena-fillah makamından bir pay elde etmiş olur. Rabıta, illa şeyhinin yüzünü düşünmekle olacak diye bir şart yoktur. Peygamberimizin (s.a.s.) güzel ahlak misali menkıbelerini hatırlamak nasıl ki onun sevgisini celb ediyorsa mürşidin de muhabbetini kalbe yerleştirecek şeyleri düşünmek rabıta sayılır. Dolayısyla kadınlar da rabıtalarını bu şekilde yapabilirler, ayrıca yaşlı ve piri fani bir mürşidin suretini hayal etmelerinde de bir sakınca yoktur.
URL Kopyala