“Şüphe yok ki, o namazı (yani ikindi namazını) kaçıran kimse, sanki ailesi ve malı noksanlaştırılmış (veya elinden kaçırılmış) gibidir.”(Buhari, Mevakıt, 15; Müslim, Mesâcid, 20İ; Ebû Dâvûd, Salât, 5; Nesâ’i, Mevâkit, 9; Tirmizi, Salât, 128; İbn Mâce, Salât, 6) “Ehl ve evlâdı katlolunmuş, serveti telef olmuş kimsenin musîbeti ne kadar bü­yükse, bir ikindi namazım geçiren kimsenin musîbeti de o kadar büyüktür. Binâ­enaleyh, ailesi ile malının elinden gitmesinden nasıl sakınıyorsa, ikindiyi kaçırmakdan da öyle sakınsın!” demekdir. Bu durum neden ikindi namazı hakkında böyledir, diye bir soru sorulabilir. İkindi vakti; güneşin batmaya başladığı, çarşı pazarın kapandığı, herkesin köyüne kabilesine gündüz gözüyle erkenden gitmesi gereken sıkıntılı bir vakittir Bu nedenle meşguliyetin en yoğun olduğu bir zamanda, tam dükkânlar kapanacak, tam işler bitirilecek, telaş çok olduğundan, böyle bir zamanda ikindi namazı kılınacaktır. Bu açıdan, insanlar çoğunlukla, öğle namazını rahat kılar, sabah namazını rahat kılabilir, yatsı namazını rahat kılar da ikindi namazını kaçırma çok olabilir. İşte böyle bir durumda ikindi namazına gereken önemin ve ne olursa olsun namazın kazaya kalmadan hatta kerahet vaktine girmeden mutlaka kılınması gerektiğine dikkat çekilmesi için böyle bir örnek verilmiştir.