Eğer bir kimse, ‘Falanca kişi ölürse kurban keserim’ şeklinde bir nezirde bulunursa, bu nezir şartın gerçekleşmesi halinde yerine getirilmesi gereken bir şartlı nezirdir. Yani bahsi geçen kişi ölürse kurban kesmesi gerekir. Ancak bu nezrin falanca kişinin ölümüne bağlanması, durumunda bir Müslümanın ölümünü temenni ettiği şeklinde anlaşılabilir. Bu durum özellikle de nezreden kişinin, ölmesi söylenen kişinin zulmünü veya günahkarlığını bilmiyorsa kötü bir davranıştır. Aslında nezretmek genel anlamda doğru bir davranış görülmemiştir. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ‘Nezretmeyin, zira nezir Allah’ın kaderinden hiçbir şeyi değiştiremez, ancak cimriden bir şey alır’ buyurmuştur. Bu nedenle genel olarak nezretmek doğru değildir.

Ancak, eğer biri ‘Allah şahit olsun ki, zalim olan falanca kişi ölürse iki veya üç gün oruç tutacağım veya pazartesi veya perşembe günleri oruç tutacağım’ veya ‘Allah şahit olsun ki, falanca kişi ölürse bin dirhem sadaka vereceğim’ şeklinde şer’i bir ibadeti nezrederse ve şart gerçekleşirse, gücü yettiği ölçüde bu nezrini yerine getirmesi gerekir. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.s.), ‘Kim Allah’a itaat edeceğini nezrederse itaat etsin, kim Allah’a isyan edeceğini nezrederse isyan etmesin’ buyurmuştur. Yani bir kimse, Kur’an okumak, sadaka vermek veya namaz kılmak gibi bir ibadeti şart koşarak nezrederse ve şart gerçekleşirse, bu ibadeti yerine getirmesi gerekir.”