Günahın afetleri nelerdir, etki altında günah işlemenin hükmü nedir?
Günahın afetleri nelerdir, etki altında günah işlemenin hükmü nedir?
Birinden korkup günah işlemek dinden çıkaran şirk midir?
URL Kopyala
GÜNAH İŞLEMENİN BAŞLICA AFETLERİ AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞTİR:
1-İlimden mahrum kalmak, zira ilim Allah’ın kalplere verdiği bir nurdur, günah işlemek ise bu nuru söndürür. İmam Şafii rahimehullah İmam Malik’in yanına oturup birtakım şeyler okuyunca imam Malik onun zekâsına, anlayışına ve uyanıklığına hayran kalarak şöyle dedi: Gördüğüm kadarıyla Allah senin kalbine nur vermiş. Bu nuru, masiyet ve günahlarla söndürme.
2- Rızıktan mahrum kalmak, İmam Ahmed, müsnedinde,Sevban’dan şöyle aktarmıştır. Rasulullahsallallahu aleyhi vesellem şöyle dedi: “ Kişi yaptığı günahtan dolayı rızıktan mahrum bırakılır” (İbnMace 4022)
3-Günah işlendikten sonra günah işleyen ile Allah arasında ve insanlar arasında bir soğukluk ve uzaklaşma meydana gelir. Seleften bize aktarıldığına göre şöyle demişlerdir: Ben bir masiyet/ günah işlediğimde bunun etkisini eşimin ve bineğimin huyunda görürüm.
4-İşlerin zorlaşmasıyla karşılaşır, yöneldiği her işin yüzüne kapandığını görür. Buna karşılık, Allah’tan korkanlara Allah onların işlerini kolaylaştırmaktadır.
5-Günah işleyen kendi kalbinde bir karanlık hisseder, bu karanlığı gecenin karanlığı gibi idrak eder. Abdullah bin Abbas şöyle der: “Hayır işlemek kişinin yüzünde ışık, kalbinde nur, rızkında bolluk, vücudunda güç, halkın kalbinde sevgi doğurur. Günah ve kötülük ise, yüzde siyahlık, kalpte karanlık, vücutta zayıflık, rızıkta eksiklik ve halkın kalbinde kin ve nefret doğurur.
6-İbadet yapmaktan mahrum bırakılması, şayet günah işleyen kişi sadece ibadetlerden engellenmek ile cezalandırılsaydı bu ona yeterdi. Çünkü bir günah diğer yolu da kapatmış olur, kişi günah işledikçe kurtulmasına neden olacak diğer ibadetlerin de önünü kesmiş olur. Zira her bir ibadet dünyadan ve içinde bulunan her şeyden daha üstündür. Bunun durumu bir yemek yiyip yemekten sonra hastalanan ve hastalıktan dolayı birçok güzel ve lezzetli yemeklerden mahrum kalan kişinin durumuna benzer.
7-Günahlar bir benzerini ekerler ve birbirlerini doğururlar. Daha sonra insanın bu günahlardan kurtulması zorlaşır.
8-Günahlar kalbi zayıflatır ve günah işleme isteğini güçlendirir. Tövbe isteği yavaş yavaş zayıflar, işin sonunda tamamen tövbe etmekten uzaklaşır…. Tövbe ve istiğfarı yalancılar gibi dil ile yapar ancak kalbi günahlarla kaplı ve günahlarda ısrar eder, fırsat buldukça işler. Tabi ki bu en büyük hastalık ve en tehlikeli durumlardandır.
9-Günahı kötü görme şuuru kalpten gider, böylece günahlar ona normal bir şey gibi gelir. Bunun üzerine insanların onu görmesi veya arkasından konuşması onu rahatsız etmez. Bu durum fasıklarda hayasızlığın son noktası ve lezzetin zirvesidir. Hatta birilerine günah işlemekle övünür, ondan haberi olmayanlara anlatır ve ey falan! ben şöyle şöyle yaptım diye övünür. Bu tür insanların düzelmeleri imkansız olup genelde tövbe yolu bunlara kapalı olur. Nitekim Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle dedi: “Ümmetimin hepsi affedilir;ancak açıkça günah işleyenler hariç: Allah kulun günahını örter, ancak o kul gider kendini açığa vurur ve rezil ederek şöyle der: ey falanca kişi, ben bu gün şöyle böyle yaptım. Allah onun günahını örttüğü halde kendisi onu açığa vurur. (Buhari 4949)
10-Günahlar çoğaldığı zaman günahkarın kalbi mühürlenir ve gafillerden olur. Nitekim selef alimleri:”Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları, kalplerini paslandırmıştır.” (Mutaffifin 14) Ayetini günahtan sonra yapılan günah diye yorumlamışlardır. Buradaki kelimeden maksat kalbin günahtan sonra paslanmasıdır. Bu paslanma çoğaldıktan sonra bu aşama galebe çalınca mühür ve kilit olur. Böylece kalp bir örtü ve kılıf içinde olur. Bu durum hidayetten sonra oluştuğu takdirde kalp alt üst olur. Bu durumda şeytan bu kalbe hakim olup istediği yöne sürükler.
Günahkar arkadaş ortamından çekinerek veya birilerinden korkarak günah işlemek daha da sakıncalıdır. Zira burada Allah’a karşı gelmekte kulların etkisi altına girmek söz konusudur. Ancak Allah Teâlâ ya karşı işlenen günahta sebep olan kulun etkisinde kalmak, nefisten veya korkudan kaynaklı olup, Allah’ın hükmünü tahkir, tahfif veya istihza gibi bir durum olmaksızın işlemiş olmak küfrü mucip bir durum değildir.