Menü

Arsa sebebiyle kurban gerekir mi, geçmiş yılların kurban kazası nasıl yapılır?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
623 görüntülemeKurban Bahsi
0 Yorum

Arsa sebebiyle kurban gerekir mi, geçmiş yılların kurban kazası nasıl yapılır?

Hocam bir kadına kayınbabası tarla bağışlamış ama kadın bu tarlada hiç bir tasarruf hakkı yok. Hala kayın baba mahsulünü kullanıyor. Bu kadına bu tarla sebebiyle kurban gerekir mi?

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 26/07/2024

URL Kopyala
0

Hanefîlere göre şer‘î zenginliğin ölçüsü nisap olduğundan, temel ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı mala sahip olan kişilerin elindeki varlıklar; altın, gümüş, nakitler ve ticaret malı olmasa da bazı yönlerden zengin kabul edilirler. Buna göre; temel ihtiyaçları dışında nakit ve ticari eşya olmayan nisap miktarı mala sahip olmaya nisâb-ı istiğnâ denir. Bu nitelikte ve ölçüde mala sahip bulunan kimseler, zekâtla yükümlü sayılmasa da zekât alması da câiz değildir, ayrıca fitre vermek ve kurban kesmekle de mükellef olurlar. Buna göre; kendisine ait ev, kullandığı arabadan başka satıp kazanç elde etmek amaçlı olmasa da asli ihtiyaç dışı nisap miktarında ev, arsa, tarla, araba vb. olan kimseler de istiğna nisabına sahip sayılır.

Kurban kesme şartlarını taşıdığı hâlde unutma, ihmal vb. sebeplerle kurban kesmeyen kimsenin, Hanefîler’e göre kesmediği yıl veya yıllara mahsuben, ödeme yeri ve ödeme anındaki bir kurban bedelini fakirlere vermesi (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 6/315-316; Merğinânî, el-Hidâye, 4/358), ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gerekir. Kurbanın kazası bir hayvan bedeli tasadduk etmektir yani yedide bir hisse bedeli veyahut da küçükbaş bir hayvan bedeli fakire tasadduk etmektir. Ayrıca burada elbette kişinin zimmetine vacip olan şeyi ifa etmekte; kazasını yapacağı anda hayvan bedeli neyse o bedeli vermesidir. Yani hangi beldede fakirlerine veriyorsa o beldede ki hayvan kıymetine göre hesap edip vermesi gerekir.

Ayrıca kişi hayatta iken sağlığında evladına ve ya başkasına mal bağışlamak istediği takdirde, bu hibenin gerçekleşmesi için; tasarruflarını da, kullanım haklarını da, mülkiyetini de tamamen devretmesi gerekir, aksi takdirde yapılan bu hibe sözde kalır gerçekleşmiş olmaz. Dolayısıyla bir kısım mallarını hayattayken başkasına verdiğini ifade edip kullanım hakkını vefat edinceye kadar kendinde tutması geçersiz bir taksimdir. Keza ölümden sonraya izafe edilerek ben öldükten sonra şu şunun, bu bunun tarzında ki söylemler yapılmışsa bu da vasiyet anlamına gelir. Dolayısıyla bağışlama için gerekli olan şartlar oluşmadığı takdirde hibe geçerli olmamış demektir.

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 26/07/2024
0
Cevap yaz..