Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Vedâ hutbesinde insanların canlarını, mallarını, namus ve şereflerini mukaddes kabul ederek her türlü tecavüzden korunduğunu tüm insanlığa bildirmiştir. İnsanı yaratılış itibarıyla üstün ve onurlu kılan dinimiz onun maddî ve manevî kişilik haklarını korumuş, mahremiyetin korunmasına yönelik ilkeleri ortaya koymuştur. Kafirlere benzeme yasağından dolayı Müslüman erkek ve kadının kafirlere has elbiseleri giymeleri haramdır. Gayrimüslim ve facirlerin giyinme tarzından olmayan normal gündelik iç çamaşırlar ise ihtiyaç halinde giyilebilir, bunda bir sakınca yoktur. Bu hususta kadın erkek ayrımı olmaksızın ruhsat ve müsade vardır. Kullanılması haram olan bir ürünün imalatını yapmak, alım satım yoluyla ticaretini yapmak da, “haram fiillerin yapılmasına destek olmak ve zemin hazırlamak anlamına geleceği için” haramdır.

Kadınların giydikleri ev kıyafetleri veya dışarıda giydikleri tesettür şartlarını haiz olan kıyafetlerin imalatı ve ticareti caiz olur. Müşterisi kadın olan malların satışında mümkünse satıcının mahremi olan bir bayan kadınlarla muhatap olmalı mümkün değilse yaşlı bir kadın personel ile bu ihtiyacın görülmesi uygun olur. İç çamaşırları üzerinde bulunan fahiş açık resimler görenlerin hissiyatını etkileyecek durumda olması hasebiyle bu halde satışını yapmak kerahatten boş olmayacaktır. Bu nedenle bu çamaşırların alındığı tedarikçiden resimsiz olarak gönderilmesini talep etmeli ve resimsiz olarak da satışını gerçekleştirmelidir. Aksi halde giyimi caiz olan çamaşırlar da olsa satışından elde edilen kazanç haram olmasa da üzerinde resim bulunması masiyete sebebiyet vermesi açısından vebali gerektiren bir durum olacaktır.