Bir malın zekâta tâbi olması için üzerinden bir kamerî yılın geçmesine dair Peygamber Efendimizden (s.a.s.) sözlü ve amelî rivayetler bulunmakla birlikte (İbn Mâce, “Zekât”, 5) bunun hangi tür mallarda nasıl uygulanacağı fakihler arasında ihtilaflıdır. Fakihlerin çoğunluğu altın ve gümüş, ticaret malları ve hayvanlarda yıl geçmesini şart koşar. Ancak ticaret malı ve para varlığı nisab miktarına ulaşan mükellefin henüz senesi dolmadan yıl ortasında elde ettiği mal ve paranın da üzerinden ayrıca bir yıl geçmesi gerekmez. Dolayısıyla ilk nisabın senesi dolduğunda ilave mallarda zekata katılır. Oruç ve hac ibadetlerinde olduğu gibi zekât konusunda da kamerî ay hesabı uygulanır. Zekâtın farz olması için nisap miktarı malın üzerinden bir kamerî yılın geçmesi gerekir. Buna rağmen mal sahibi dilerse nisaba ulaşmış olan malın zekâtını sene dolmadan önce de verebilir. (Kâsânî, Bedâî’, 2/15; İbnü’l-Hümâm, Fethü’l-kadîr, 1/179) Ancak yıl sonunda elinde olan mal daha da artar ve baştan verdiği zekât eksik kalırsa o eksiği telafi eder.