Satın alınan malın bedeli yıllar sonra ödenecek olsa hangi değerden ödenmesi gerekir?
Satın alınan malın bedeli yıllar sonra ödenecek olsa hangi değerden ödenmesi gerekir?
10 Sene önce 42 bin TL değerinde peynir satın aldım, satıcıya bedelini ödemedim, şimdi peynirin değeri 200 bin TL oldu, alacağını istedi. Bu durumda ne kadar ödemem gerekir?
İmkanı olmadığı için borcunu geciktirene yapılacak bir şey yoktur. Ama imkanı olduğu halde borcunu geciktiren, cezayı hak eder. Faizli sistemde ceza; gecikme veya temerrüd faizi şeklinde olur. Faizin yasak olduğu sistemde uygulanacak maddi ceza ile ilgili ayrı görüşler vardır. Ayrıca hapis cezası uygun görenler de vardır. Hadisi şerifte; ”Ödeme gücü olduğu halde borcunu geciktiren, ayıplanmayı ve ukubeti hak eder” buyrulmaktadır. (Buhârî, İstikrâd, 13) Borçlar dengiyle ödenir. Kağıt parada denklik ise sadece paranın alım gücüyle belirlenebilir. Alım gücü düşen para aynı rakam üzerinden ödenemez. Aslında paradaki değer kaybını, haklı sebeplerle borcunu geciktirenler de diyaneten ödemelidir. Ancak burada sözü edilen borçlular, haksız yere ödemeyi geciktirenlerdir.
Borçlunun ödemeyi geciktirmesi sonucu alacaklının uğradığı kaybı tazmin etme görüşü şeriatın köklerine, temellerine ve konu ile ilgili açık, net ifadelerine dayanan bir görüştür. İmkânı olduğu halde ödemeyi geciktiren borçluyu hapsetme yerine sebep olduğu noksanlık ve zararı ödetmek haksızlığa uğramış alacaklı için daha yararlı olur. Maddi ceza hem suça engel olur hem de hukuka saygıyı sağlar. Fakat ödeme gücü olmadığı için borcunu ödeyemeyenlere hukuken bir ceza verilemeyeceği konusunda ittifak vardır. Çünkü bu konudaki ayet açık ve nettir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Borçlu darlık içinde ise genişliğe çıkıncaya kadar beklenir. Eğer bilseydiniz alacağı bağışlamanız hakkınızda daha hayırlıdır.” (Bakara 2/280)
Ancak ödeme imkânı olduğu hâlde zamanında borcunu ödemeyen borçlu manen sorumlu olur ve uhrevî cezayı hak eder. Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Zengin kişinin borcunu ödemeyi uzatması zulümdür.” (Buhâri, 1; h. no: 2287) İslâm hukuku açısından ise; kişinin zimmetinde bir borç sabit olur ve onu ödemeye yanaşmazsa, bu kişi yetkili makamlar tarafından ödemeye zorlanabilir. Fakihler bu tür bir cezanın uygulanmasını, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) konuyla ilgili hadislerine dayandırmışlardır. (Buhâri, İstikrâz 13) Ödeme imkanı olduğu hâlde, borçlunun borcunu kasıtlı şekilde geciktirmesi nedeniyle alacak değer kaybına uğrasa, alacaklı borçluya değer kaybı oranında zararı ödetebilir.
URL Kopyala