Menü

Şafi mezhebine göre sigara içmenin hükmü nedir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
748 görüntülemeYeme, İçme ve Giyinme
0 Yorum

Şafi mezhebine göre sigara içmenin hükmü nedir?

Şafi mezhebine göre sigara içmenin hükmü nedir?

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 24/08/2024

URL Kopyala
0

Tütünün mubahlığını savunanlar:

Tütünün mubahlığını savunanlar arasında Hanefîlerden Altıparmak Mehmed Efendi, Şeyhülislâm Bahâî Mehmed Efendi, Ahmed b. Muhammed el-Hamevî, Abdülganî en-Nablusî, M. Murtazâ ez-Zebîdî, İbn Âbidîn (Muhammed Emîn), Abdülhay el-Leknevî; Mâlikîlerden Ahmed Bâbâ et-Tinbüktî, Nûreddin el-Üchûrî, Muhammed b. Ahmed ed-Desûkī, Ahmed b. Muhammed es-Sâvî; Şâfiîlerden Ebü’l-Vefâ el-Urzî, Şebrâmellisî, Muhammed eş-Şevberî, İsmâil el-Aclûnî, Abdülkādir b. Muhammed et-Taberî; Hanbelîlerden Mer‘î b. Yûsuf ve Zeynüddin Abdülkādir el-Harîrî ile Emîr es-San‘ânî, Şevkânî gibi âlimler bulunmaktadır.

Bu âlimlerin büyük çoğunluğu kendilerinin tütün kullanmadığını, içilmesini ve özellikle tiryakiliğini hoş karşılamadığını belirtmiş, tütünün helâl diye nitelendirilmesinin mekruh olarak nitelenmesine engel teşkil etmediğini söylemiştir. Tütün içmenin şer‘î delillerle haramlığı ispat edilemeyeceği için mubah, kötü kokması ve içenlerin serkeş takımına benzemesi sebebiyle mekruh olduğunu söyleyen Leknevî kerahetle birlikte mubah sayıldığı şeklindeki görüşü orta yol diye nitelemiş ve kerahetsiz mubahlığını ileri sürenlerin görüşlerinin şâz ve geçersiz sayıldığını kaydetmiştir. (Tervîĥu’l-cinân, II, 253, 308-309; ayrıca bk. Mer‘î b. Yûsuf, s. 113-131)

Öte yandan tütünün ilke yönünden mubahlığını savunanlar kullanım şeklinde haramlığını gerektirecek bir unsurun bulunmamasını da şart koşmuşlar ve umumiyetle bu şartlara riayet edilmediğine dikkat çekerek tütün kullanımının haramlıktan uzak kalmadığını ifade etmişlerdir. Dinî veya dünyevî kötü sonuçlar doğurması, meselâ kişinin ibadetlerini ve diğer görevlerini yerine getirmesine engel teşkil etmesi, idarenin koyduğu yasağa muhalefet, bedenî bir rahatsızlık, haddinden fazla içmekten dolayı zarar görme, şarap vb. haram bir maddeyle karıştırma gibi durumlarda tütün içmenin haram olacağını belirtmişlerdir.

Ayrıca etkilerinin kişilerin mizaçlarına göre değişebileceğini, bu sebeple tütünün beden ve ruh sağlığına zarar verdiği kişiler için az veya çok zarar veren miktarının ve kullanım şeklinin haram sayılacağını kaydetmişlerdir. (Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, s. 109; Muhammed Haccî, I, 249)

Tütünü ve Sigarayı Haram Sayanlar:

Tütünün haramlığını savunanlar, bir konu hakkında nas bulunmamasının o konuda hüküm verilemeyeceği anlamına gelmeyeceğini, bu tür meselelerin delâlet veya kıyas yoluyla nasların umumi manaları kapsamında değerlendirilerek bir hükme varılabileceğini, aslî ibâha ilkesinin mutlak anlamda ele alınamayacağını, faydalı şeylerde mubahlık, zararlı şeylerde haramlık ilkesinin geçerli olacağını söylerler. (Ahmed er-Rûmî el-Akhisârî, Mecâlisü’l-ebrâr, s. 586; Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, s. 216)

Bu prensiplerden hareketle tütünün özellikleri ve yol açtığı olumsuzluklar dikkate alınıp haramlığının gerekçeleri arasında bid‘at olması, pis, zararlı, uyuşturucu, başlangıç aşamasında sarhoşluk verici, özellikle Hanefîlere göre yararsız bir oyun ve eğlence sayılması, israfa sebebiyet vermesi, sultanlar tarafından yasaklanması sıralanmıştır.

Söz konusu gerekçelerden her birinin haramlık için yeterli sayılacağını ileri süren bu âlimler tütün içmenin;

– Pis şeylerin kullanımını (A‘râf, 7/ 157),
– İnsanların kendilerini tehlikeye atmalarını (Bakara, 2/195),
– İsrafı (A‘râf, 7/31; İsrâ, 17/26-27),
– Şarap gibi sarhoşluk verici maddeleri kullanmayı yasaklayan ve idarecilerin dinî kurallara aykırı olmayan emirlerine uyulmasını emreden (Nisâ, 4/59) ayetlerle
– Bid‘atlardan sakınmayı emreden,
– Soğan, sarımsak kokusu gibi başkalarını rahatsız eden şeyleri yemeyi, başkalarına zarar vermeyi ve uyuşturucu maddeleri kullanmayı meneden hadislerin (Müsned, VI, 309; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5) genel anlamları kapsamına girdiği görüşündedir.

Dolayısıyla tütünün;

– Ağzı, elbiseyi, bedeni ve mekânı kokutması, dişleri çürütüp sarartması sebebiyle pis;
– Bağımlılık yapması, bedeni gevşetip uyuşturması, insan sağlığına olumsuz etkileri ve kullanmayanları rahatsız etmesi yüzünden zararlı;
– Dinî veya dünyevî bir faydasının görülmemesi sebebiyle israf;
– Boş bir oyun ve eğlence olması, insanları Allah’ı zikirden ve namazdan alıkoyan, tiryakilik yüzünden oruçtan soğutan bir özellik taşıması bakımından kötü bir bid‘at
sayıldığı belirtilmiştir.

Bir sünneti ortadan kaldıran yahut bir sünnetin hikmetine aykırı şekilde sonradan ortaya çıkan şeyler, dinde kaçınılması gereken bid‘atlar şeklinde nitelendirilir. Bu açıdan bakıldığında tütün kullanımının;

– Misvak kullanma (dişleri fırçalama),
– Abdestte ağzı ve burnu yıkama,
– Güzel koku sürünme,
– Kötü kokulu şeylerden uzak durma,
– Bedeni, elbiseleri ve yaşanılan mekânı temiz tutma
gibi Peygamberimizin (s.a.s.) çok önem verdiği hususlara aykırı sonuçlar doğuran bir davranış olduğu görülmektedir. (Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, s. 124-125, 131-132)

Haramlığı savunanlar, tütünün faydaları bir yana zararlı bir madde sayıldığını ve insan sağlığını zararlı şeylerden korumanın farz kılınması sebebiyle, bu zararlı maddeyi kullanmanın da haram olacağını ifade etmişler, bu zararları kendi zamanlarına göre tıbbî yönden açıklamaya çalışmışlardır. (Kettânî, s. 116-117) Meselâ, tütünün damarların tıkanmasına, kansere, felce, körlüğe, baş dönmesine, adale ve sinirlerin gevşemesine yol açması, ciğerlere zarar vermesi gibi etkilerini sıralamışlardır.

Bu zararlardan bazılarının görülmemesi veya ortaya çıkmamasının onun haramlığını engellemeyeceğini belirtmişlerdir. Bununla birlikte akla veya bedene zarar vermeyen miktarın haram olup olmadığı konusunda farklı görüşler vardır. (Muhammed Tâlib İbnü’l-Hâc, II, 141; Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, s. 79-81, 90-91, 210, 211; krş. M. Ali b. Hüseyin, I, 217)

Ayrıca tütünün bazı hastalıklara iyi geldiği kanaati uzman hekimlerce onaylanır ve yerini tutacak başka mubah bir ilâç bulunamazsa, gerektiği kadar kullanılabileceği, tiryakilerin kademeli şekilde terk etmelerinin vâcip olacağı da ifade edilmiştir. (Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî, s. 112-113, 117, 166-167; Alevî b. Ahmed es-Sekkāf, s. 137)

Sultanların yasaklayıcı fermanları da özellikle bunların yürürlükte kaldığı dönemlerde tütünün haramlığına dair fetva veren âlimlerin dayanaklarından birini teşkil etmiştir. Zira fıkıhtaki genel anlayışa göre sultanın mubah sayılan bir şeyi kamu yararına emretmesi veya yasaklaması durumunda bunun yerine getirilmesi dinen de gerekli olur. Ancak bu âlimler tütünü diğer şer‘î delillere istinaden haram kabul ettiğinden sultanın yasaklamasını bu konuda müstakil bir delil şeklinde kullanmaz. (M. Fıkhî el-Aynî, vr. 24b; krş. Alevî b. Ahmed es-Sekkāf, s. 138-139)

Tütünü haram sayanlar arasında Hanefîlerden Haskefî, Şürünbülâlî, Ahmed Akhisârî, Şeyhülislâm Atâullah Mehmed Efendi, İsmâil Hakkı Bursevî, Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi, Muhammed Fıkhî, Saçaklızâde Mehmed Efendi; Şâfiîlerden Sâlih b. Ömer el-Bulkīnî, Abdülmelik el-İsâmî, Şehâbeddin el-Kalyûbî, Necmeddin el-Gazzî, İbn Allân, Hatîb eş-Şirbînî; Mâlikîlerden Ebü’l-Gays el-Kuşâşî el-Mağribî, İbn Ebü’n-Naîm el-Gassânî, Sâlim b. Muhammed es-Senhûrî, Kādî Muhammed et-Tinbüktî, İbrâhim el-Lekānî, Ahmed b. Muhammed el-Makkarî, Abdurrahman b. Abdülkādir el-Fâsî, Muhammed b. Abdullah el-Haraşî, Süleyman el-Füllânî ve Hanbelîlerden Abdullah b. Ahmed en-Necdî sayılabilir.

Tütünü Şam Hanefî müftüsü Abdurrahman el-İmâdî, Ebû Saîd el-Hâdimî ve Buhûtî gibi âlimler tahrîmen mekruh, Mer‘î b. Yûsuf, Ahmed b. Muhammed et-Tahtâvî, İbn Âbidîn Muhammed Emîn, Mustafa es-Süyûtî gibi âlimler ise tenzîhen mekruh kabul etmiştir.

Tütünün insan sağlığına verdiği zararların bilimsel yöntemlerle tesbit edilemediği dönemlerde bu konuda farklı kanaatlere ulaşılması tabiidir. Ancak 19. yüzyılın ortalarından itibaren tıpta sellüler patoloji metodunun kullanılmaya başlanmasıyla birlikte tütünün başta nikotin olmak üzere zehirli birçok kimyasal madde içerdiği kesin biçimde ortaya konmuş, insan sağlığı üzerindeki etkileri ve yol açtığı hastalıklar konusunda daha kesin bilgilere ulaşılmıştır. Bu bakımdan aralarında Reşîd Rızâ ve Muhammed Haseneyn Mahlûf gibi, kişinin kendisine veya başkalarına zarar vermemesi halinde helâl olacağını söyleyen âlimler bulunsa da Ali b. Abdülvehhâb, Muhammed et-Tarâbîşî, Mübârekpûrî, Mahmûd Hattâb es-Sübkî, Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî ve Ezher şeyhi Mahmûd Şeltût gibi modern dönemde yetişmiş âlimler bugün artık haram hükmünün verilmesi gerektiği görüşündedir.

Ayrıca tütünün insan sağlığına verdiği zararların henüz ortaya konmadığı bir dönemde mubahlığını savunanların görüşlerini bugün sürdürmenin yanlışta ısrar anlamına geleceği ve içen kişinin günahını düşürmeyeceği ifade edilmiştir.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 24/08/2024
0
Toplam 1 cevaptan 1 tanesi gösteriliyor. Diğer cevapları görmek için tıklayın.
Cevap yaz..