Mezhepleri inkar etmenin hükmü nedir, mezhepsiz amel mümkün mü?
Mezhepleri inkar etmenin hükmü nedir, mezhepsiz amel mümkün mü?
Hocam 4 mezhepten birini inkar edenin hükmü nedir?
URL Kopyala
Amel ve ibadetlerimizin sıhhati için dört mezhebin önemi büyüktür. Kur’ân-ı Kerim, ortaya bir temel ve ana şablon koymuş; bu şablondan Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir esaslar manzumesi çıkarmış ve bunu yaşamıştır. Kur’ân’ın hükümlerini Allah Rasûlü (s.a.s.) hayata geçirirken, vahiyden aldığı işaretlerle bir şablon da kendisi çizmiştir ki tamamlayıcı mahiyette olan bu şablona da “sünnet” diyoruz. Gerek Kur’ân’ın hükümleri, gerekse Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in (s.a.s.) yaşadığı İslâmiyet, yeni meselelere İcma’ ve içtihatlar (Kıyas-ı Fukaha) ile cevap verecek bir genişlik içindedir. Bu genişlik ise sadece kolaylık ve rahmet olmuştur.
Demek ki, hak mezheplerin içtihatları arzî değil, semavîdir; şahsî/kişisel görüş değil, Kur’ân’a ve sünnete dayanır, onlara uygundur. Öyleyse çok net olarak söylemeliyiz ki, İslâm dinindeki hak mezhepler İslâm dininin büyük, rahmet eseri ve cihanşümul bir din olduğunun tescili ve mührü hükmündedir. Mezheplerin hiçbirisini uygulamayan insan, ibadetlerini kemaliyle yapmaya muktedir olamaz. Çünkü Peygamber Efendimizden (s.a.s.) ibadet hususunda alınabilecek ne varsa mezhepler asıl kanallardan, sahih olarak almışlar, zaptetmişler, kaydetmişlerdir. Doğru olarak yorumlamışlardır.
Kısacası, dört mezhepten birisinin görüşlerine uygun amel eden, amelinde makbul derecede sıhhat ve istikameti yakalamış demektir. Aksi takdirde amelini mezheplerden birisine dayandırmayan, amelinde bid’at ve dalâlet içindedir. Aradan bunca asırlar geçtikten sonra bu gün, mezhepleri inkâr edip yeniden İslâmiyet’i keşfetmeye, yeniden ibadet şartlarını araştırmaya kalkışmak, yeni bir dalâlet ve bid’at mezhebi ortaya koymak demektir. Binaenaleyh dört mezhepten biriyle amel etmeyen, dini eksik ve yetersiz olarak yaşamaya mahkûmdur.