Menü

Kocası tarafından cinnet halinde boşanan kadın ne yapmalıdır?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
495 görüntülemeBoşama (Talak)
0 Yorum

Kocası tarafından cinnet halinde boşanan kadın ne yapmalıdır?

Koca kriz anında karısına şartlı olarak şöyle yaparsan bir daha karım değilsin gibi özler söylese ve daha sonra hatırlamasa ancak kadın bu sözü duyduğu için şart gerçekleşirse talak vaki olur mu?

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 26/07/2024

URL Kopyala
0

Kızgınlık ve öfke hâlinde yapılan boşama geçerlidir. Zira kızgınlık ve öfke hâli objektif olmadığı gibi, ölçülebilen bir şey de değildir. Ölçülemeyen şeyler üzerine de hüküm bina edilmez. Ayrıca öfkenin derecesi ölçülemediği gibi, kişiden kişiye göre de değişir. Eğer öfke hâlinde boşama geçerli olmasaydı, eşini boşayan herkes, “Ben eşimi öfkeliyken boşadım. Boşamam geçerli değildir.” derdi. Öfkenin tespiti mümkün olmayacağından dolayı da hukuk ve adalet zedelenirdi. Bu sebeplerle, öfke hâlinde verilen talak geçerlidir ve erkeğin “Bunu öfkeyle söylemiştim.” sözüne itibar edilmez.

Bu anlattıklarımız, cinnet hâli dışındaki öfkelenmeler içindir. Eğer kişi şuurunu kaybedip, ne dediğini ve ne yaptığını bilmeyecek derecede cinnet veya sinir krizi geçirirse, bu hâlde iken verdiği talak geçerli değildir. Ne dediğini ve ne yaptığını bilmemenin ölçüsü, öfke hâli geçtikten sonra kişinin o hâldeki tasarruflarını hatırlamamasıdır. Eğer hatırlıyorsa talak vaki olur, hatırlamıyorsa talak geçersizdir. (İbni Âbidin, Reddü’l-Muhtar, IV, 452-453) Nasıl ki mecnunun talakı geçerli değil ise geçici cinnet halinde yapılan boşama da aynıdır.

Dolayısıyla kadın verilen talakın cinnet halinde olup olmadığı yönündeki kanaatine göre hareket edecektir. Bununla birlikte, aile hukukunda prensip olarak kocaya ait olan boşama yetkisinin tek taraflı, sözlü ve şahitsiz olarak kullanılabilmesi kadınların bazı ispat sorunları yaşamasına neden olmuştur. Fetva mecmualarına yansıyan meseleler kadınların özellikle kocanın sarhoşken veya şarta bağlı olarak verdiği talâklarda ispat sorunları yaşadığına delalet etmektedir. Aile ve ceza hukukunun ortak alanında gelişen sorunun kadınlar yönünden büyük bir mağduriyete dönüşmesinde iki temel husus etkili olmuş görünmektedir.

Bunlardan birincisi boşamanın mahiyetiyle ilgilidir. İslâm hukukunda boşama dini yönü bulunan ve salt belli lafızların kullanılmasıyla diyâneten meydana gelebilen bir tasarruftur. Evliliği diyâneten sona erdiren bir talâk koca tarafından ikrar edilmedikçe ya da usûlüne uygun bir şekilde ispatlanmadıkça mahkeme yönünden dikkate alınmaz ve evlilik kazâen mevcut kabul edilir. Böyle bir evlilikte meydana gelen cinsel yakınlaşmanın zina olarak kabul edilmesi kadınları büyük bir baskı altında bırakmış ve maalesef mağdur etmiştir.

Diğeri aile hukukunda kadının evlilik birliğini sonlandırma yollarının son derece kısıtlı olmasıdır. Hukuk sistemi koca açıkça ikrar etmedikçe ya da âdil şahitlerle ispatlanmadıkça hemen her durumda evliliğin korunmasından yanadır. Kadının evlilik birliğini sonlandırabileceği yollar ya bütünüyle kapatılmıştır ya da sıkı usûl kurallarıyla kullanılamaz hale getirilmiştir. Evlilik içi zina tehdidiyle karşı karşıya kalan kadınlar mağduriyet yaşamadan ayrılmalarını sağlayacak herhangi bir hukuki sebebe sahip olmamıştır. Söz konusu durumda muhâlea kadının zulmen evlilik haklarından mahrum bırakılmasına sebebiyet vereceği için makul değildir ve nihai olarak kocanın rızasını almasını gerektireceği için ayrılığı garanti etmemektedir. Aile hukukunda boşama tasarrufuyla ilgili bu hususlar boşandığını iddia eden fakat ispatlayamayan birçok kadının artık sadece kazâen mevcut olan evlilik birliği içinde âdeta mahsur kalmasına neden olmuştur.

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 26/07/2024
0
Cevap yaz..