Katılım bankalarının murabaha yoluyla sağladığı finansmanlar caiz midir?
Katılım bankalarının murabaha yoluyla sağladığı finansmanlar caiz midir?
Kuveyttürk 2.99 kâr oranıyla trendyol alışveriş finansmanı kullanmak caiz midir? İhtiyaç kredisi veya ihtiyaç finansmanı gibi isimler altında sunulan bu imkanlardan faydalanmak caiz midir?
URL Kopyala
Öncelikle söylememiz gerekir ki Katılım bankası da olsa, güya murabaha adı altında icra edilen her türlü banka finansmanından uzak durmak gerekir. Zira Katılım bankaları 2005 yılında çıkan kararname ile teminat altına alınmıştır, bu nedenle bu bankaların sermayeleri belli oranda merkez bankasında bloke edilmekte ve bu vesileyle bu bankalar, merkez bankasından belli oranlarda faiz kazancı elde etmektedir. Bu faiz kazancının yanında, bu bankalarda yapılan bir çok fasit işlemler vardır, İslam fıkhında; fasit akitler günah bakımından faiz mesabesinde kabul edilmiştir. Sonuç olarak; bu bankaların sermayeleri büyük oranda gayrimeşru olmakta ve kazancının çoğu gayrimeşru olan müesseseler ile yapılacak olan muameleler de harama yakın mekruh kabul edilmektedir.
Katılım bankalarında finansman sağlamak amacıyla icra edilen murabaha akitleri, mevcut sistemde uyguladıkları şekle göre, ciddi sorunlar barındırmaktadır. Zira bu işlemlerin caiz olabilmesi için riayet edilmesi lazım gelen hususlar başlıca şöyledir:
1) Mal satın alınmadan önce müşteri ile imzalanan sözleşme, ileri tarihte yapılacak olan alım-satıma dair bir vaatleşme olacak, satış sözleşmesi olmayacak. Zira sözleşme imzalandığı anda, müşteriye satışı yapılacak olan mal bankanın mülkiyetinde değildir.
2) Banka, müşterinin istediği malı, kendi memurunu görevlendirerek bizzat teslim alacak, müşterisini vekil ederek değil. Zira böyle yapmadığı takdirde, faizli bankalar ile arasında ki fark, sadece söylemden ibaret olur. İşin aslı ise; müşteri adına malın satıcısına kredi çıkartıp, karşılığını da müşterisinden vadeli olarak fazlası ile geri almak olur ki bu fâizin ta kendisidir.
3) Bankanın memuru malı satın alıp teslim aldıktan sonra, müşteri bankaya çağrılır ve şimdi onunla sözlü olarak, satış akdi yapılması gerekir.
4) Dosya masrafı, kasko, ekspertiz vb. masraflar adı altında ek bir ödeme yapılmamalıdır.
5) Alışveriş tamamlandıktan sonra ki ileri tarihlerde, kalan borcun peşin ödeme karşılığında fiyat yapılandırması olmaması gerekir, nitekim cumhur fukaha bunu caiz görmemektedir.
6) Ayrıca bankadaki yetkili memurun, malı satın aldığı tarih ile, daha sonra müşteri ile gerçekleştirilecek olan satış akdi tarihi arasındaki zaman diliminde, mal bankanın sorumluluğunda olacak. Dolayısıyla, şayet bu süre içerisinde malın başına bir şey gelse sorumluluk bankaya ait olacaktır, müşteriye değil. Aksi takdirde, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) yasaklamış olduğu; “Sorumluluk almadan kazanç elde etme” hükmüne girmiş olacaktır.
Sonuç itibariyle; kar payı ifadesi ile masumlaştırmaya çalışılan ve inançlı kimselerin hassasiyetlerini kullanıp ikna yoluna giderek icra edilen tüm finansman çeşitleri faiz mesabesinde olup bu finansmanlardan yararlanmak caiz olmayacaktır.