Eğer kastedilen başın ön kısmının veya bir kısmının kazıtılıp geri kalanının bırakılması ise, bu şeriatta “kaz’a” olarak bilinir ve mekruhtur. Keşşafu’l-Kına’ sahibi şöyle demiştir: “Kaz’a -yani başın bir kısmının kazıtılıp bir kısmının bırakılması- mekruhtur. Çünkü İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: ‘Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem kaz’ayı yasakladı ve şöyle buyurdu: ‘Ya tamamını tıraş edin ya da tamamını bırakın.’ Ebu Davud rivayet etmiştir.” Buna göre, başın yan taraflarından bazı yerlerin kazıtılıp geri kalanının bırakılması veya ortasının kazıtılıp yanlarının bırakılması da kaz’a kapsamına girer.

Eğer kastedilen başın bir kısmının -kazıtmaksızın- kısaltıp geri kalanının bırakılması ise, bunda bir sakınca yoktur. Ancak bu, kâfirlere ve günahkarlara benzeme şeklinde olmamalıdır. Şayet bu kesimden amaç, kâfir ve ateist kadınlara benzemek ise, bu haramdır. Çünkü gayrimüslimlere benzemek haramdır. Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “(Kim bir kavme benzerse, o onlardandır).” Ancak amaç benzemek değil de, mümine kadınlar arasında yeni ortaya çıkmış bir âdet ise; bu kesimde kocası için süslenebileceği ve akrabalarının yanında değerini artıracak bir görünümle ortaya çıkabileceği bir zinet varsa, bunda bir sakınca görülmez.