Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Hamd, insanın yaratılışında var olan cinsel arzulara karşılık evliliği meşru kılan Allah’adır. Salât ve selâm; ömür boyu ahlâkını düzeltmesi için insanlığa iffet ve korunma yolunu bildiren Hz. Peygambere (s.a.s.), Allah’ın dinine sımsıkı sarılarak, insanlar içerisinden seçilmiş gerçekten hayırlı ümmet olan ashabına, yine kıyamete kadar onları takip ederek ihsanla onların yolunda gidenlere olsun. İnsanlığın yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar fert ve toplumu ilgilendiren en önemli meselelerden birisi de evliliktir. Kainatta var olan hiçbir şey gayesiz ve başıboş yaratılmamıştır.

Eşlerden her birinin kendisini cinsel yönden tatmin olmaya hazırlaması, birbirine karşı sorumluluk duygusu taşıması, mutluluk, huzur ve sevgiyi gerçekleştirme ihtiyacını duyması gerekir. Birçok koca, karısının cinsel yönden tatmin olması ve onun da şehvetini gidermesi gerektiği konusundaki bu hakkından habersizdir. Bu davranış, genellikle erkeğin kadının durumunu bilememesinden, erkeğin durumunun kadının durumundan farklı olmasından ve bu konunun karı-koca arasında açıkça konuşulup tedavi yoluna çalışılmamasından kaynaklanmaktadır. Bu konuda yazılan İslami kitapların okunması, -Allah’ın izniyle- bu problemin çözümünde büyük rolü olacaktır.

Ancak insana dünya ve ahiret saadetini sağlayan şey, kendisine verilen duyguları ve cihazları yaratılış amacına uygun olacak şekilde kullanmak ve yaşamaktır. Cinsel arzularla yaşanan mutluluk da buna dahildir. Çünkü cinsellik tek taraflı bir olay değil, çift tarafın da cinsiyet yapısına ve psikolojisine uygun yaşanan bir duygudur. Bunun yanında cinselliğin kişiye mutluluk ve huzur vermesi, ancak aşırılıklardan kaçınmakla, meşru dairede ve karşılıklı rıza dahilinde yaşamakla mümkündür. Ayrıca mutlu bir cinsellik; çiftlerin, bir diğerini kabul etmesi, ilgisini bir bütün olarak onun şahsına yöneltmesi ile mümkündür. Çünkü evli çiftlerin cinsel hayatlarında kadını en çok mutlu eden şeylerin başında, kocasının onu bizzat arzuladığını, kendisine değer verdiğini hissetmesidir.

Oysa fetişlerde cinsel uyarılmaya yol açan şey, doğrudan eşin kendisi değil, vücudunun doğrudan cinsellikle alakalı olmayan tek bir bölümüdür, örneğin ayaklar gibi. Elbette her insan eşinin vücudunun herhangi bir bölümünden hoşlanabilir, bunlardan etkilenebilir. Fakat fetişlerde durum böyle değildir. Onlar eşin ayağı veya ayakkabısı gibi fetiş nesneler olmadan hiçbir cinsel uyarılma hissetmezler. Bu durumda kişi, bizzat eşinden değil de sadece onun ayaklarından vb. haz alıyor olacak ve eşini bir anlamda cinsel meta, nesne seviyesine indirmiş olacaktır. Şüphesiz şehvetin kontrol altına alınıp aşırılıktan korunulmadığı zaman ortaya çıkan zararları vardır. Bu zararlar ise insanın dinini de dünyasını da mahveden helak edici davranışlardır.