İddet bitmediği halde bitti zannıyla başkasıyla yapılan evliliğin hükmü nedir?
İddet bitmediği halde bitti zannıyla başkasıyla yapılan evliliğin hükmü nedir?
Nişanlısı ile dini nikahı olan bir kız sahih halvet olup ilişki olmamışsa daha sonra nişanlı talak verdikten sonra kızın adet dönemi düzensiz olduğundan hesap etmeyip üçüncü adetin sonlarında başkası ile nikahlanıp birkaç ay sonra hamile kalıp doğum yaparsa çocuğun nesebi şimdiki eşinden sabit olur mu? Sonradan bu hatayı farkedip doğumdan sonra yeniden nikah yapıldı ise durum nedir?
URL Kopyala
İslam dininde evlenilmesi haram olan kadınlar âyet ve hadislerde belirtilmiş ve bunların dışındakilerle evlenmenin helal olduğu açıkça ifade edilmiştir. Kur’an-ı Kerim, kendisiyle evlenilmesi haram olan kadınlardan bahsederken evli kadınlarla evlenmenin de haram olduğu ifade edilmiştir: “…Evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah’ın emri olarak yazılmıştır.” (Nisâ, 4/24) Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de iddet bekleyen kadının başka biriyle evlenemeyeceği de bildirilmiştir. (Bakara, 2/235) Evli bir kadınla, evli olduğunu bilmeksizin yapılacak evlenme fâsittir. Çünkü evli bir kadının boşanıp veya kocası vefat edip de iddetini tamamlamadıkça evlenmesi caiz değildir.
Boşanan kadının iddetini tamamlamadan başka bir erkekle evlenmesi fasittir, geçerli değildir. Böyle bir evlilik olduğu takdirde feshedilir. İddet sonunda yeniden nikâh akdi yapılmadıkça ikinci evliliğin devam etmesi de mümkün değildir. İddetli kadının evlenme yasağı konusunda; rahimin boş olması, evliliğin kocanın ölümü, boşama veya fesih nedenlerinden birisi ile sona ermiş olması sonucu değiştirmez. Çünkü bu yasağı getiren âyet, iddeti doğuran nedenler arasında ayrım yapmamıştır. Âyette şöyle buyrulur: “Farz olan iddet sona erinceye kadar, nikâh kıymaya kalkışmayın.” (Bakara, 2/235) Kadri Paşa’nın el-Ahvâlü’ş-Şahsiyye kanununda bu konu şöyle düzenlenmiştir: “Bir kimse başkasıyla evli veya başkasından iddet bekleyen bir kadınla evlendiği takdirde, bu evlilik sahih değildir. Eğer yasak olduğunu bilerek, kadınla cinsel birleşme olmuşsa koca en ağır şekilde cezalandırılır. Haram olduğunu bilmeyerek bu işi yapmış ise, durumuna uygun hafif bir ceza verilir.”
Dar anlamda çocukla anne ve babası, geniş anlamda kişiyle usulü (annesi-babası, nineleri-dedeleri) arasındaki soy bağını ifade eden nesep, fıkıhta ve günümüz hukuk incelemelerinde daha çok dar anlamına göre ele alınan bir kavramdır. Nesebin sübûtuna bağlanan başlıca sonuçlar evlenme engeli oluşturması, nafaka, velâyet ve mirasçılık hükümlerine temel teşkil etmesidir; bilhassa aile ve ceza hukukunda mezheplere göre değişen başka hükümleri de vardır. Nesebin baba açısından sübûtunun normal yolu çocuğun evlilik içinde dünyaya gelmiş olmasıdır. Fâsid nikâh ve -hâlâ kendisine helâl olduğunu zannederek üç talâk hakkını kullandığı için aralarında büyük ayrılık (beynûnet-i kübrâ) meydana gelen karısıyla cinsel temasta bulunma örneğinde olduğu gibi- nikâh şüphesine binaen birleşme de bu kapsamda mütalaa edilmiştir. Dolayısıyla fasit yolla meydana gelen evlilik sonucunda dünyaya gelen çocuğun nesebi de sabit olur.