Fiziki olarak yatırıp, fiziki olarak masrafsız çekilebilen vadesiz çeyrek altın hesabı caiz mi?
Fiziki olarak yatırıp, fiziki olarak masrafsız çekilebilen vadesiz çeyrek altın hesabı caiz mi?
Emlak katılım bankasının çeyrek hesap adlı bir hesabı var. Çeyrek altınları adet olarak yatırıp daha sonra istediğiniz zaman aynı adette çekebildiğiniz, yatırır ve çekerken de hiçbir masraf ödemediğiniz vadesiz çeyrek altın hesabı. Bu uygulama caiz midir? Çalınmaktan muhafaza etme ya da ülkenin her yerinde çekebilme gibi bir menfaat sağladığı için faiz gibi haram ya da süftece gibi mekruh olur mu?
URL Kopyala
Şayet altın, gümüş ve döviz gibi tüm nakit çeşitlerinin alışverişi internet bankacılığı üzerinden dijital olarak yapılacak olursa; bu durumda öncelikle ülkemizde TL nin çevrildiği altın veya döviz miktarının tamamının bankaların kasalarında olmadığı bir hakikattir. TL nin, karşılığı bulunmayan birimlere çevrilmesinin ekonomiye verdiği ciddi zararın yanında, spekülasyona açık durumda olan piyasa dalgalanmalarından faydalanarak sanal şekilde hesap üzerinden yapılan nakit çevirme işlemleri; taşıdığı risk itibariyle kumar, hesaptaki paranın iniş çıkışıyla meydana gelen ziyadelik ve noksanlık boyutuyla da faiz manasını kendisinde barındırmaktadır. Sonuç itibarıyla; mevcut altın hesaplarında bulunan bir takım sorunlar sebebiyle altın hesabı açmak sakıncalı olabilmektedir. Bu problemler giderilmediği takdirde altın hesabı açtırmak da caiz olmayacaktır.
Bununla birlikte, bazı katılım bankalarında fiziki olarak; paketli gram altın, çeyrek altın veya kilo ile altın şeklinde satış uygulaması mevcuttur. Ancak fiziki teslim masrafı, alım-satım farkının çok fazla olması ve belli miktara kadar sigortalama zorunluğu gibi bazı fıkhi problemler barındıran işlemler mevcuttur. Hesabınızın bulunduğu banka ile görüşerek hesaptaki TL’nizi makul alış fiyatıyla altın ile takas yoluyla hemen elden teslim alıp cari hesaba veya bankanın kiralık kasasına koymak mümkün ise bu şekilde altına yatırım yapabilirsiniz. Fakat bu anlaşmanın bağlayıcı şekilde bu gün yapılıp altının ileri tarihte teslim alınması işlemi sorunludur, böyle bir teklifi kabul etmeniz caiz olmayacaktır. Şayet verilen siparişten vaz geçme imkanı olabilecek şekilde sipariş verilip, teslim alma anındaki kur üzerinden akit yapılabilir ise bu da caiz olur.
Hesaba fiziki altın yatırıp, çekerken de aynı gram altını, gram başına masraf ödemeden, geri almak üzere anlaşma yaparak cari hesap açılabilir. Faizli mevduat hesabı veya kâr payı hesabına yatırılması ise caiz değildir. Altının ayarı ne olursa olsun verilen gramaj ile alınan gramajın aynı olması gereklidir. Dolayısıyla fiziki olarak yatırıp, fiziki olarak masrafsız çekilebilen vadesiz çeyrek altın hesabı caiz olur. Ancak şayet banka faizle işlem yapan banka ise, böyle bir bankada hesap açmak caiz olmaz çünkü banka yatırılan mevduattan istifade eder ve haram olan aktivitelerde kullanmasına yardım edilmiş olur. Fakat müşteri, varlığını bankada koruma altına almak ister de saklayacağı katılım bankası bulamazsa, bu durumda faizle işlem yapan bir bankada cari hesap olarak, zaruret miktarı saklayabilir.
Ayrıca günümüz itibariyle Katılım bankaları, bir bakıma geleneksel faizli bankaların yapmış olduğu faiz işlemlerinin aynısını kâr payı adı altında yapan, inançlı müşterilerin hassasiyetlerinden faydalanan finans sistemlerine dönüşmüştür. Bu nedenle mümkünse tüm bankalardan ve buralarda hesap açmaktan uzak durmak en iyisidir. Fakat ihtiyaç halinde bu bankalarda cari hesap açılabilir. Bankacılık ve finans sektöründe açılan cari hesaplardaki mevduatlar, müşteri tarafından bankaya verilen borç hükmündedir. Bu durumda müşteri alacaklı olduğuna göre, borçlunun alacaklıya vereceği hediye, bonus, altın puan vb. hukuken borcu fazlasıyla geri ödemek, yani faiz olacaktır. Bu sebeplerle bu puanları, indirimleri ve hediyeleri kullanmak da caiz olmayacaktır.
Cari hesaba para yatırmak, süftece anlamında olur iddiasına gelince; Abdullah b. Abbâs ve İbn Sîrîn süfteceyi, ödemenin başka beldede yapılmasının şart koşulmaması durumunda, câiz görmüşlerdir. Hanefîler’e göre de, yol tehlikesini savmak amacıyla süftecenin cirolanması, borç doğuran akid sırasında şart koşulmuşsa veya teamül halini almışsa tahrîmen mekrûh, aksi takdirde câizdir. Bankaya açılan cari hesabın ise, yol emniyeti ve başka bir belde de ödeme yapılması şartlarıyla alakası yoktur. Ayrıca, borç vermenin meşru kılınmasındaki asıl amaç, muhtaç olan kişiye iyilik yapmak olsa da, bazen bu aslın dışına çıkılabilir. Zira borç vermenin genel vasfı iyilik olsa da sınırlayıcı bir kayıt değildir, sürekli olması gereken bir şey de değildir.