Farklı şehirde ikamet eden karısının yanına giden koca seferi midir?
Farklı şehirde ikamet eden karısının yanına giden koca seferi midir?
Deprem sebebiyle kendi memleketine gidip orada kalan kadının evine giden koca seferi midir?
URL Kopyala
Hanefi mezhebine göre, farklı şehirde ikamet eden karısının yanına giden bir kocanın seferi olması, iki temel şarta bağlıdır. Kocanın kendi ikamet ettiği yer ile karısının ikamet ettiği şehir arasındaki mesafenin yaklaşık 90 kilometre veya daha fazla olması gerekir. Bu mesafe, örfi olarak “üç günlük yürüme” mesafesi olarak da ifade edilir. Diğer bir şart da; kocanın, karısının bulunduğu şehirde 15 günden az kalmaya niyet etmiş olması gerekir. Eğer 15 gün veya daha fazla kalmaya niyet ederse, gittiği yerde “mukim” sayılır ve seferilik hükümleri geçerli olmaz. Sonuç olarak; eğer koca, karısının şehrine 90 km veya daha fazla mesafeden gelmişse ve orada 15 günden az kalmaya niyet etmişse, karısının yanında seferidir ve dört rekatlı farz namazlarını iki rekat olarak kılar. Eğer mesafe 90 km’den az ise veya çok ama en az 15 gün kalmaya niyet etmişse, seferi sayılmaz ve namazlarını tam olarak kılar.
Kadın bir yerde ikamete karar verme hususunda kocasına tabidir, bu mesele metinlerde açıkça zikredilmiştir. Muteber olan tabi olanın değil tabi olunan kişinin niyetidir zira o asıldır. Bu ifadeler ise vatan-ı ikame ile alakalıdır, vatan-ı asli ile alakalı hükmün bu ibarelerden çıkması pek mümkün değildir. Zira askerin, işçinin veya talebenin vatan-ı aslisi tabi oldukları zevatın kararına itibarla değişmez, bunlardaki tabiiyet bu itibarla zayıftır. Ancak kadının durumu ise başkadır, kadın hayatının geri kalanını kocası ile beraber geçirecektir, dolayısıyla tabi olmak hususunda kadının durumu diğerlerinin üzerindedir ve daha güçlüdür. Bu manada Ez-Zeylai; “Kadın, bir yeri mesken edinme hususunda kocasına tabidir, kocası yerleşmeye münasip gördüğü bir yere onu götürebilir” demektedir. (Tebyinu’l-hakayık, C.1, s.216)
Öyleyse kadının vatanı aslisi, kocasının onu yerleştirdiği yerdir. Binaenaleyh, evlendiği andan itibaren, kadın için baba evi vatan-ı asli olmaktan çıkacaktır. Baba evi, yeni yerleştiği yerden seferi mesafe uzaklıkta ise ve baba evinde on beş günden az kalacaksa, namazları kısaltır. Zira kadının artık “ben burada kalıyorum” demesi mümkün değildir. Ancak şayet koca, karısının babasının memleketinde kalıp orada yaşamaya karar verse, bu durumda orası kadın için vatan-ı asli olur çünkü böyle bir durumda orası koca için de zaten vatan-ı asli olacaktır. Nitekim bir memlekette hanımının bulunması, kişi için o memleketin vatan-ı asli olmasını sağlayabilmektedir. Çünkü bu durum, o kişinin o memleket ile ciddi bir alakasını kaçınılmaz hale getirecektir. Öyle ise bir yerin, bir kadın için vatan-ı asli olması, o yerin kocası için de vatan-ı asli olamayacağı anlamına gelmez. (El-Fetava’l-Hindiyye; c.1, s.142) Ayrıca seferi olup olmama hususunda şüpheli bir durum bulunması halinde de namazları tam kılmak ihtiyatla amel etmek olur.