Bir mecliste verilen üç talakın bir talak sayılacağı iddiası doğru mudur?
Bir mecliste verilen üç talakın bir talak sayılacağı iddiası doğru mudur?
Hocam eşim kavga esnasında; ”boş ol, boş ol, boş ol” kelimelerini arkaya arakaya birden fazla söyledi, ”3 talak ile boşadım seni” demedi, yanlış anlaşılmasın, boş ol kelimesini tekrarladı sadece, bu durumda 1 talak hakkımız mı gitti yoksa 3 talak mı geçerli oldu?
Nikahtan sonra eşi ile birlikte olmamış veya birlikte olacak kadar bir süre yalnız baş başa kalmamış olan koca, karısına üç talağı birbirinden ayırarak; “boş ol, boş ol, boş ol” vb. şeklinde söylemiş ise bu durumda iddet beklemek olmadığı için, birinci talak ile birbirlerine yabancı olurlar, ikinci ve üçüncü talak sözü; mahalle tesadüf etmediği için geçerli olmaz, dolayısıyla yeni bir nikah ile evliliğin tazelenmesi mümkündür. Ancak şayet nikahtan sonra eşi ile birlikte olmuş veya birlikte olacak kadar baş başa yalnız kalmış olan koca eşine 3 talağı peş peşe ‘boş ol, boş ol, boş ol” vb. şeklinde söylemiş ise o takdirde üçü de geçerli olur ve artık dönüş mümkün olmaz.
Bir mecliste verilen üç talakın bir talak olacağını söyleyenler olmuştur. Onlara göre bu şekildeki bir talak verme çeşidi sünnete uygun olmadığından ve bu uygunsuzluk hükme de yansıyacağından dolayı bir talak gerçekleşecektir. Bu işin nazarî ve aklî cihetidir. Meselenin naklî boyutuna gelince; bir mecliste verilen üç talakın bir talak olacağı şeklindeki görüş seleften İbn Abbas’a (r.a.) nisbet edilmektedir. Ancak bu nispet sadece ve sadece İbn Abbas’ın (r.a.) talebesi Tavus’ tan nakledilmektedir. İbn Abbas’ın rivayet ettiği “Peygamber aleyhisselâm devrinde, Hazret-i Ebubekir’in devrinde ve Hazret-i Ömer’in hilâfetinin ilk iki senesinde üç talâk bir talâk sayılırdı” haberini (Müslim, Talak, 15; Ahmet bin Hanbel, Müsned, I, 314) ve yine İbn Abbas’ın rivayet ettiği, “Rükâne, karısını bir mecliste üç talâk ile boşamıştı ve bunun için çok üzülüyordu. Peygamber aleyhisselâm ona, “Onu nasıl boşadın?” diye sordu. Rükâne “Üç talâk ile boşadım” dedi. Rasulullah aleyhisselâm ona, “Tek mecliste mi?” dedi. O da “Evet” cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah aleyhisselâm “O bir talâktır. İstersen ona dönebilirsin” buyurdu mealindeki hadisler (Ebû Dâvûd, Talâk 10; Tirmizî, Talâk 2; Ahmet bin Hanbel, Müsned, I, 265) dört mezhep müçtehitleri tarafından delil olarak alınmamıştır. Mesele hakkında detaylı bilgiler veren İbn Abdilber, Tavus’un bu naklinin pek de sıhhatli olmadığını savunur. Zira azadlı kölesinin Tavus’tan yaptığı bir meclisteki talakın üç talak olarak vaki olacağı şeklindeki rivayet bu kavlin Tavus’ a nispetine bile şüphe düşürmektedir. O halde ortaya bu durumla alakalı bir takım şüpheler çıkmış olmaktadır. Bunların bir kısmını sıralayacak olursak:
- İbn Abbas’tan (r.a.) bu nakli sadece ve sadece bir talebesi (Tavus)’un rivayet etmesi,
- Tavus’un azadlı kölesi Ebussahba’nın Tavus Rahimehullah’ ın bu mesele hususunda aynı mecliste verilen üç talakın üç talak olarak vaki olacağı ve hürmet-i ğalîzayı gerektireceğine dair fetva verdiğini nakletmesi,
- İbn Abbas’ın (r.a.) diğer talebelerinin kendisinden bu şekilde bir fetvayı nakletmek şöyle dursun aksi istikametteki bir fetvayı nakletmeleri,
- Bu aksi istikametteki fetvayı rivayet edenlerin sayılarının bir hayli fazla olması ve haber-i vahid olarak gelen bu rivayetin bunlara ters düşmesi sebebiyle alınamayacağı,
- Hz. Ömer (r.a.) döneminde bu meselenin sahabenin hazır bulunduğu mecliste Hz. Ömer’in ifadeleriyle üç talak olacağı şeklinde icmaya bağlanmış olması.
Görüldüğü gibi, bu tarz şüpheler göz önünde bulundurularak meseleye bakıldığında bir talak vaki’ olacağını söyleyenlerin delil ve gerekçe olarak ortaya sunduğu şeyler sanıldığı kadar da sağlam değildir. Kaldı ki; bu görüşü tercih edenler fakih olmadıkları söylenen Haccac b. Arta ile Muhammed b. İshak’tır. Ve daha sonraki dönemlerde icmaı yarması ve çeşitli şazlıklarıyla bilinen İbn Teymiye’yi de bu arada unutmamalıdır. İbn Teymiye’ nin bu fetvası Takiyyuddin es-Sübki tarafından ed-Dürretu’l-Mudiyye fi’r-Reddi alâ ibn Teymiyye şeklindeki bir risaleyle cevaplanmıştır.
Dört mezhep müçtehitlerinin ittifakıyla; tek mecliste üç defa boşamak şeklinde verilen üç talak da geçerli olur. Harun b. Antere babasından rivayet etmiştir ki o şöyle dedi: Biz bir ara İbni Abbas (r.a) ile birlikte oturuyorduk. Bir adam geldi ve “Ey İbn Abbas! Ben hanımımı yüz talakla boşadım, ancak ben bunu ona bir kerede söyledim” dedi. İbn Abbas da (r.a) ona; “Hanımın senden üç bayin talakla boş olmuştur. Geriye kalan doksan yedinin vebali senin boynunadır” şeklinde cevap vermiştir.
Yine, Said b. Cübeyr, Mücahid, Ata, Amr b. Dinar ve başkaları İbni Abbas’tan (r.a), bir kerede toplu olarak verilen üç talakın lazım ve vâki olacağını söylediğine dair nakiller yapmışlardır. İmran b. Husayn’e (r.a) bir mecliste hanımını üç kere boşayan kimsenin durumundan sorulmuş, o da “Bu adam Rabbine asi olmuş ve hanımı ona haram olmuştur” şeklinde fetva vermiştir.[1] Ebu Hureyre ve İbni Abbas’tan (r.a) naklolunduğuna göre, henüz bakire olan hanımını üç kez boşayan kimse hakkında; “O kadın başka biriyle nikâhlanıp cinsel ilişkiye girmedikçe boşayan kimseye helal olmayacağı” şeklinde fetva vermişlerdir.[2]
Bu mesele hususunda üç talakın vaki olacağı şeklinde fetva veren âlimler; Malik, Şafii, Ebu Hanife bu mezheplere müntesip tüm ulema, Sevrî, İbn Ebi Leylâ, Evzaî, Leys b. Sa’d, Osman el-Betti, Ubeydullah b. Hasen, Hasan b. Hayy, Ahmed b. Hanbel, İshak b. Rahûye, Ebu Sevr, Ebu Ubeyd, İbn Cerir et-Taberî, ve bütün bir ümmettir.[3]
Kaynakça:
[1] İbn Abdilber, el-İstizkâr 17/ 11-15
[2] Ebu Cafer et-Tahavi, Şerhu Meani’l-Âsâr, II/ 421
[3] İbn Abdilber, a.g.e., 17/ 19
URL Kopyala