Menü

Bir İslam devletinin gayrimüslim bir devlete olan bocunu ödememesi caiz midir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
401 görüntülemeGayrimüslimlerle İlişkiler

Bir İslam devletinin gayrimüslim bir devlete olan bocunu ödememesi caiz midir?

Bir İslam devleti, kendisiyle savaş durumunda olan gayrimüslim devlete olan dış borcunu bir daha ödememek üzere iptal edebilir mi?

Fıkıh kaynaklarının uluslararası ilişkileri ele alan bölümleri incelendiğinde devletler hukuku alanının siyasî takdirler doğrultusunda sürekli şekil değiştiren bir keyfîlikten kurtarılıp esasları önceden belirlenmiş bir hukukî çerçeveye kavuşturulduğu görülmektedir. Adalet, kanunîlik, ahlâkîlik, eşitlik ve ahde vefa gibi ilkelere dayandırılan uluslararası ilişkilerdeki temel tavır müslümanların ülkelerine ve değerlerine kastedilmediği, İslâm’ı tebliğ ve yaşama hürriyeti kısıtlanmadığı sürece barışı esas almak, düşmanca davranışlardan uzak durmaktır. Bu bakış açısı, barış esasına dayalı uluslararası ilişkiler kurma ve geliştirme konusunda İslâm hukukçularına geniş bir hareket alanı sağlamıştır.

Tevbe sûresindeki, “Ancak kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklerden bilâhare yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren ve sizin aleyhinize kimseye arka çıkmayanlar müstesna; onlara verdiğiniz söze süresi doluncaya kadar riayet edin”[1] emri, antlaşmaların sıcak çatışmaya dönük gelişmelerin yaşandığı zamanlarda bile nasıl bir hukukî değere sahip olduğunu göstermesi açısından ayrı bir önem taşımaktadır. “Antlaşma yaptığınız zaman Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil göstererek kesinliğe kavuşturduktan sonra yeminleri bozmayın”[2] , “Verdiğiniz sözü yerine getirin, çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir”[3] emirleriyle de ahde vefanın önemine vurgu yapılmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde karşı tarafı aldatan ve kötü niyetler taşıyan sözleşmelerin yapılması, yapılan antlaşmaların menfaat endişeleriyle bozulması yasaklanmıştır. Yapılan bir antlaşmanın taraflar arasında doğurduğu ilk etki ona vefa gösterilmesi olmalıdır. Fakihlerin özlü anlatımıyla, akdedilen antlaşma üç sonuç doğurur: Zâhirde antlaşmanın şartları ve maddeleri geçerli olacaktır; bâtında hıyanet terkedilecektir; karşılıklı ilişkilerde iyi niyete bağlı davranış esas alınacaktır.

Fakat uluslararası ilişkilerin değişken niteliği gereği imzalanan antlaşmalar sona ermekte veya feshedilebilmektedir. Nitekim Hanefîler başta olmak üzere fakihler, herhangi bir süre veya sona eriş kaydı bulunmayan antlaşmaların tek taraflı irade ile sona erdirilmesinden bahsetmektedir.[4] Antlaşma imzalamış olan devletin müslümanların düşmanına yardım etmesi, bir müslümanı öldürmesi veya mallarına el koyması, İslâm’ın mukaddes değerlerine saldırması, kendi vatandaşlarının sınır güvenliğini ihlâl etmesine rıza göstermesi gibi sebepler İslâm hukukçuları tarafından antlaşmanın feshi gerekçeleri arasında sayılmaktadır.

Kaynakça:

[1] 9/4
[2] en-Nahl 16/91-92
[3] el-İsrâ 17/34
[4] Kâsânî, VII, 109

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 07/04/2025

URL Kopyala
0
Cevap yaz..