Baba sağken oturduğu evi evlatlarından birine bıraktığını söylese o evin eşyaları kimin olur?
Baba sağken oturduğu evi evlatlarından birine bıraktığını söylese o evin eşyaları kimin olur?
Hocam, anne babası vefat etmeden oturdukları daireyi evlatlarından birine bıraktıklarını söylese o evdeki eşyalarda o evladın mı olur? Diğer kardeşlerin de hakkı varsa paylaşım nasıl olmalıdır?
Anne ve babanın sağlıklarında çocuklarına yaptıkları hibede onlar arasında ayırım gözetmemeleri, onlara eşit veya adaletli davranmaları gerekir. Nitekim sahâbeden Beşîr b. Sa‘d (r.a.), oğlu Nu‘mân’a bir hibede bulunmak ve Peygamber’imizi (s.a.s.) de buna şahit tutmak istediğinde Rasûl-i Ekrem (s.a.s.), “Öteki çocuklarına da bir şey bağışladın mı?” diye sormuş, “hayır” cevabını alınca da, “Allah’tan korkun ve çocuklarınız arasında adaletli davranın” buyurmuştur (Buhârî, “Hibe”, 12, 13; Müslim, “Hibât”, 9-19; Ebû Dâvûd, “Büyûʿ”, 83). Başka bir hadiste Rasûl-i Ekrem’in (s.a.s.), “Bağış hususunda çocuklarınıza eşit davranın. Eğer birini tercih etmem gerekseydi kadınları erkeklere tercih ederdim” dediği rivayet edilir. (Heysemî, IV, 153) Hadiste vârise vasiyet yapılmasının yasaklanmasının (Buhârî, “Veṣâyâ”, 6; Tirmizî, “Veṣâyâ”, 5) temelinde de yakın akraba arasında ayırım yapmayı engelleme, mal dağılım ve bölüşümü sebebiyle aralarında huzursuzluk meydana gelmesini önleme düşüncesi yatar.
Esasen kişinin sağlığında kendi malında istediği şekilde tasarruf etme hakkı vardır. Hukuken, malının bir kısmını veya tamamını yabancı birisine verebileceği gibi, çocuklarından birisine veya bazılarına da verebilir. Bu tasarrufu hukuken geçerlidir. Ancak dinen yapması gereken, evlat ayrımı yapmadan kız olsun erkek olsun eşit vermesidir. Buna binaen; Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîlerdeki güçlü görüşe göre, babanın hayatında iken çocuklarına mal vermesi durumunda eşit davranması müstehab, ayrım yapması mekruhtur.[1] Bununla birlikte baba hayatta iken evlatlarına mal bağışlamak istediği takdirde, bu hibenin gerçekleşmesi için; tasarruflarını da, kullanım haklarını da, mülkiyetini de tamamen devretmesi gerekir, aksi takdirde yapılan bu hibe sözde kalır gerçekleşmiş olmaz. Şayet ölümden sonra ya izafe edilerek ben öldükten sonra şu şunun, bu bunun tarzında ki söylemler yapılmışsa bu vasiyet anlamına gelir. Ancak Peygamber Efendimiz “sallallahu aleyhi ve sellem”, varise vasiyet yapmayı yasaklamıştır ve bunun geçerli olmayacağını bildirmiştir. Dolayısıyla bağışlama için gerekli olan şartlar oluşmadığı takdirde hibe geçerli olmamıştır. Buna göre daire dahil tüm mallar miras hukukuna göre taksim edilmesi gerekir.
Kaynakça:
[1] Kâsânî, Bedâi, VI, 127; İbn Nüceym, el-Bahr, VII, 288; Haraşî, Şerhu Muhtasar, VII, 82; Zekeriyyâ el-Ensârî, Esne’l-metâlib, II, 483
URL Kopyala