Arapların başına taktığı kefiye sünnet midir?
Arapların başına taktığı kefiye sünnet midir?
Günümüz araplarının kafalarına örttüğü kefiye sünnete uygun bir kıyafet midir?
URL Kopyala
Allâh Teala’ın, bizlere olan nimetleri sayılamayacak kadar çoktur. (en-Nahl, 16/18) Bunlardan birisi de giysi nimetidir. Allâh (Celle Celâlühû) şöyle buyurmuştur: “Ey Âdemoğulları! Size, ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takvâ elbisesi… İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allâh’ın âyetlerindendir. Belki düşünüp, öğüt alırlar.” (el-A’râf, 7/26) Âyet-i kerîmede hakikî manada iki türlü elbiseden bahsedilmiştir: Birincisi, avret bölgelerini örtme ihtiyacına binaen zarurî olan elbise; ikincisi ise zarurî olmaktan öte mezkûr elbise nevini tamamlayıcı mahiyette olan elbisedir. (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîm, Dâru Tîbe, 3. Baskı, 1999, VI/391)
Şüphesiz Şâri’ Tealâ, her konuda olduğu gibi giyim-kuşam konusunda da Müslüman’ın ölçüsünü belirlemiştir. Müslümanlar için her zaman kolaylık dileyen Rabbimiz (Celle Celâlühû) (Bakara, 2/185) umumî manada bizlere en güzel örnek olan Peygamberini (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) göndererek bizleri, koyduğu ölçülerin somut tezahürüne vakıf kılmıştır. Allâh Tealâ şöyle buyurmuştur: “And olsun ki, size, Allâh’a ve son güne ümit besley(ip sevabını bekley)en ve Allâh’ı çokça ananlar için Allâh’ın Rasûlü’nde pek güzel bir örnek (sünnet) vardır.” (el-Ahzâb, 33/21)
Allâh (Celle Celâlühû), yüce Peygamberimizin (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ümmetinin ona ittiba etmesini, kendisinden razı olmasına sebep kılmıştır. Bunu bildirme sadedinde Allah Tealâ: “(Rasûlüm!) De ki: “Eğer Allâh’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allâh da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allâh son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” buyurmuştur. (Âlü ‘İmrân, /31) Böylelikle kulun Allâh’ı (Celle Celâlühû) sevmesinin sıhhatini de Rasûl-i Ekrem’e (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) ittiba şartına bağlamıştır. Peygambere ittiba, ancak onun umumî manada şeriatine, hususî manada sünnetine uymakla tahakkuk eder. (Ebu’s-Su’ûd Efendi, İrşâdü Akli’s-Selîm ilâ Mezâya’l-Kitâbi’l-Kerîm, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-‘Arabî, Beyrut, II/25)
Günümüz araplarının başına taktığı kefiye onların adetlerinden olup, Rasûlüllâh Efendimizin (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) sünnetlerinden birisi değildir. Başa giyilmesi sünnet olan kıyafet ise sarıktır. Peygamber Efendimizin (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) sarık sardığı neredeyse mânen mütevatir olan sahih hadislerde mevcuttur. Hz. Câbir’den (Radıyallahu Anh), Peygamberimizin (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) Mekke’nin fethedildiği gün (Mekke’ye) başında siyah bir sarık olduğu halde girdiği rivayet edilmiştir. (Müslim, Hacc 451; İbn Mâce, Libâs 14)
Ca’fer ibni ‘Amr (Radıyallahu Anh), babasının şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Peygamberimizi (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) minberde ucunu omuzları arasından sarkıttığı siyah bir sarıkla görmüştüm.” (Ebû Davûd, Libas 24, Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 246) Bu Hadîs-i Şerîfler sahihtir, bunlar gibi başka sahih hadisler de vardır. Dolayısıyla erkekler için başa giyilmesi sünnet olan giysi sarıktır. Genel manada sarıkla müteallık daha birçok Hadîs-i Şerîf ve kavil vardır. Bize düşen bu bilgilerle amel etmektir. Bununla birlikte bilhassa sarık gibi İslam şiarı vasfiyyeti taşıyan ve unutmaya yüz tutmuş sünnetleri ihya etmek Müslümanlar olarak vazifemiz olmalıdır.