Menü

Büyüye veya musallata maruz kalan kişi yaptıklarından mesul olur mu?

1.08K görüntülemeMuhtelif Konular

Büyüye veya musallata maruz kalan kişi yaptıklarından mesul olur mu?

Cinnet; cin tutma, delilik, çılgınlık, davranış uyumsuzluğu, aklın zail olmasıdır, buna cünûn da denir. Cinnet Kur’an-ı Kerîm’de bu mânâda geçmektedir. (Sebe’, 34/8) Cinnet, delilik mânâsına kullanıldığı gibi cin çarpması olarak da tanımlanmaktadır. Gözle görülmeyen varlık olan cinlerin, insan vücuduna girerek zarar verebildikleri malumdur. Cünûn (cinnet) hali, İslâm hukukunda önemli bir yer tutar çünkü İslâm’da mükellefiyet akıl iledir, ahkâmı da akılla anlaşılır. Cenâb-ı Hakk herkesi gücü yettiğince mükellef tuttuğundan İslâm fıkhı bu konu üzerinde belli bir bölüm tahsis etmiştir. Fıkıhta bu konu ehliyete arız olan haller diye adlandırılır. Bunlar, kişinin aklını gideren veya azaltan hallerdir. İki kısma ayrılır:

1- Semâvî ârızlar: İnsanın kendi elinde olmayan cinnet, bunaklık, delilik, unutkanlık gibi ârızlardır.

2- Mükteseb arızlar: İnsanın kendi elinde olan cehalet, sarhoşluk, zorlama gibi ârızlardır.

Semavî arızlardan olan delirme (cinnet) iki kısma ayrılır:

1- Cünûn-ı mutbık: Kesilmeksizin sürüp giden akıl hastalığıdır.

2- Cünûn-ı gayr-ı mutbık: Sürekliliği olmayan akıl hastalığına denir.

Cinnet; aklı örten, sağlam idraki yok eden bir hastalıktır, hasta heyecan ve sarsıntı içindedir. Cinnet geçiren hasta gayr-ı mümeyyiz çocuk hükmündedir. Kendisinden bedenî teklifler düşer; fakat malî tekliflere muhatap olur. Cinnet halinde sözlü tasarruflar mûteber değildir ancak hastalık nöbetlerinin yokluğunda tasarrufları geçerlidir. Vücûb ehliyeti (hak ehliyeti) insan olma özelliğine bağlı olduğu için cünûnun vücûb ehliyetine etkisi yoktur. Buna göre akıl hastası hak ve borçlara (ilzam ve iltizama) ehildir. Meselâ mecnun miras yoluyla mülkiyet hakkına sahip olabileceği gibi bir yakınına onun malından nafaka ödenmesine de hükmedilebilir. Yine İslâm hukukunda haksız fiil sebebiyle tazmin borcunun doğması konusunda kusur sorumluluğu prensibi değil objektif sorumluluk (netice sorumluluğu) prensibi benimsendiği için cinnet halindeki akıl hastasının verdiği zararlar kural olarak onun malından tazmin edilir. Çünkü bu borcun doğumu için edâ (fiil) ehliyetinin bulunması şartı aranmamış, vücûb ehliyeti yeterli sayılmıştır. Aynı şekilde vücûb ehliyetini haiz olması sebebiyle hastanın malından öşür verilmesi gerektiği hususunda görüş birliği varsa da zekât, fıtır sadakası, cizye ve adam öldürme kefâreti gibi ödemeler konusunda İslâm hukukçuları farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı

URL Kopyala
0
Cevap yaz..