​İslam fıkhında bir akdin (sözleşmenin) geçerli olabilmesi için temel şartlardan biri, bedelin (malın veya hizmetin karşılığı olan ücretin) kesin ve net olarak belirlenmesidir. Ancak fıkıh alimleri, pazarlık aşamasındaki seçeneklerin akdin kendisini geçersiz kılmadığı konusunda hemfikirdir. Zira ​fıkıhçılar, bir malın peşin ve vadeli satışı için farklı fiyatların belirlenmesini caiz görürler. Örneğin, bir arabayı peşin 100.000 TL’ye, 6 ay vadeli ise 110.000 TL’ye satmak caizdir. ​Önemli olan, alıcının akit yapılırken bu iki seçenekten birini kesin olarak seçmesidir. Akit “ya peşin ya vadeli” şeklinde değil, “peşin olarak 100.000 TL’ye” veya “vadeli olarak 110.000 TL’ye” şeklinde kurulmalıdır. ​İcar akdi de, bir menfaatin (faydanın) satışı olduğu için bu duruma kıyas edilebilir. Dolayısıyla pazarlık aşamasında ev sahibi, kiracıya “Kirayı peşin ödersen aylık 5.000 TL, aylık ödersen 6.000 TL” der. Kiracı, “Tamam, ben kirayı aylık ödeme şeklinde, yani aylık 6.000 TL’den kabul ediyorum” der. Bu durumda akit, aylık 6.000 TL bedel üzerinden kurulur ve geçerlidir. Belirsizlik kalmaz. Fakat ev sahibi, kiracıya “Ev kirasını ya aylık 6.000 TL ya da peşin ödemede 5.000 TL olarak ödeyebilirsin” der ve akdi bu belirsizlikle bırakırlarsa caiz olmaz. Hatta “Peşin ödersin, ödeyemezsen aylık ödersin” şeklinde bir anlaşma yapmaları da fıkhen caiz değildir. Sonuç olarak, bir icar akdinde peşin ve vadeli ödeme için farklı fiyat seçenekleri konuşulduktan sonra, taraflar akit anında bu seçeneklerden birini kesin olarak belirlerse, bu işlem fıkhen caizdir. Bu durum, fıkıh alimlerinin çoğunluğunun kabul ettiği bir durumdur ve günümüz ticari hayatında yaygın olarak uygulanmaktadır.