Menü

Kıbleye doğru defnedilmediği anlaşılan bir cenaze için düzeltme yapılması gerekir mi?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
627 görüntülemeCenaze Bahsi

Kıbleye doğru defnedilmediği anlaşılan bir cenaze için düzeltme yapılması gerekir mi?

Cenazenin yüzü kıbleye gelecek şekilde sağ tarafına yatırılarak defnedilmesi sünnettir. Ancak bilmeyerek kıble dışında bir istikamete doğru defnedilen cenaze ise olduğu gibi bırakılır. Zira meşru bir mazeret bulunmaksızın kabrin açılması caiz değildir.[1]

Ancak üzerine tahta ya da sal konulmuş, fakat henüz toprak atılmamışsa o takdirde açıp yüzünü kıbleye gelecek şekilde düzeltmek ca­izdir.[2] Ölü, sünnete uygun şekilde kıbleye doğru konulmaz veya sol yanı üzerine bırakılır yada başı ayak yerine, ayağı da baş kısmına gelecek biçim­de konulursa, bu takdirde kabri açıp bunu düzeltmeye gerek yoktur. Bu şekilde sünnete muhalif defin yapanlar kerahet işlemiş, sünnete aykırı hareket etmiştir, ancak bir sünneti düzeltmek için kapanan kabri açmak ise doğru değildir.[3]

Cenaze kabre konulup üzerine toprak atıldıktan sonra artık cemaatin elinden çıkmış, Yüce Allah’a teslim edilmiş sayılır. Artık zaruret bulunmadıkça kabrin açılmaması gerekir. Cenazenin gasbedilmiş yere veya gasbedilmiş bir elbise ile gömülmesi ya da bu yere başkasının sonra şûf’a yoluyla mâlik olması, zaruret hallerine örnek verilebilir. Bu takdirde, arazi veya elbise sahibinin isteği üzerine kabir açılır, cenaze arazi sahibinin mülkünden başka yere nakledilir ya da elbise alınınca kabir kapatılır. Bu yapılmadığı takdirde mülk sahibi toprağı düzelterek ekim yapabilir, elbise sahibi de isterse elbisenin kıymetini alabilir. Ayrıca kabrin olduğu yerden yol geçmesi, mezarlığın su altında kalması da kabrin açılmasını caiz kılan zaruret hallerine örnek verilebilir.[4]

 


Kaynakça:

[1] İbni Âbidîn: Reddü’l-muhtâr, III, 146
[2] Et-Tebyîn, Zeylai
[3] Fetâvâ-yi Hindiyye : 1/167
[4] İbni Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 146; Şürünbülâlî, Merâkı’l-felâh, s. 223; Mehmed Zihni, Ni‘met-i İslam, s. 603

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 14/08/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..