Hangi şeyler kul hakkına girer?
Hangi şeyler kul hakkına girer?
Hocam, kul hakkı konusunda çok sıkıntı yaşıyorum. Bir gün hastaneye gittim ultrason bölümünde randevum vardı randevu kağıdını sekretere gösterip tedavi için beklemem gerekiyordu. Aynı sekreterin önünde birde yeni randevu alacak olanlar vardı ben bir anlık gafletle bir ablanın uyarması sebebiyle en öne geçip randevu kağıdını okuttum sekreter de bir şey demedi normalmiş gibi davrandı. Ama sonra ben çok üzüldüm yıkıldım o kadar insanın önüne geçtim diye pişman oldum. Ben kul hakkına girdim mi hocam girdiysem nasıl kurtulurum bu günahtan. Bir de otobüste şoför fren yapınca aniden yanımdaki kıza yüklendim özür diledim ama isteyerek yapmadım kız sinirli özrümü kabul etmedi sanırım. Bu konuda beni aydınlatır mısınız birde lütfen bana dua etmenizi rica ederim kul hakkı korkusu yüzünden insanlardan kaçıyorum resmen. Rabbim üzerimde zerre kadar hak bulundurmasın.
Bilerek ya da bilmeden bir başkasının hakkına girmek, Allah katındaki büyük günahlardan sayılmaktadır. Nefsimize zulmederek işlediğimiz hata ve günahlarımızdan dolayı pişman olup tövbeye durduğumuz zaman, eğer niyetimiz temiz ise ve de gerçekten bir daha o yanlışı yapmamaya kararlıysak Allah (c.c) bizleri affedebilmektedir. Ancak kul hakkı bu günahların dışındadır. Allah (c.c), yalnızca kul hakkının affını hak sahibinin iradesine bırakmıştır. Sadece mal mülk gibi maddi meselelerden dolayı kul hakkına girilmez, haksız olunmasına rağmen hakaret etme, dedikodu yapma, kuyrukta sıra kapma, trafikte diğer insanları bekletme gibi küçük görünen ama aslında çok önemli olan bu gibi davranışlar kul hakkı kapsamına girmektedir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu; “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin! Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir) Şâyet iyilikleri yoksa, zulmettiği kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”[1] Allah (c.c) kullarına sayısızca bahşettiği nimetler gibi bazı haklar da tanımaktadır. İnsanoğlunun birbirlerine karşı yaptıkları haksızlıklar, Allah katında toplu iğne kadar dahi olsa karşılığını bulacaktır.
Birisinin malına ya da canına zarar vermek, iftira atmak, şakasına bile olsa korkutmak ya da üzmek, aldatmak, rüşvet almak ya da vermek, borcu ödeme süresini uzatmak, lüzumsuzca vakit almak, bekletmek gibi ve benzeri davranışlar kul hakkına girmektedir. Kul hakkına giren bir kimsenin durumu ile ilgili hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ben sadece bir beşerim. Sizler bana muhâkeme olmak üzere geliyorsunuz. Belki biriniz, delilini getirmekte diğerinden daha becerikli olabilir ve merâmını daha iyi anlatabilir. Ben de dinlediğime göre o kimsenin lehinde hüküm veririm. Kardeşinin hakkını alıp da birinin lehine hüküm verirsem, ona cehennemden bir pay ayırmış olurum.”[2]
Kişi kul hakkına girmişse bunun telafisi yalnızca kula aittir. Ahiretini düşünen akıllı bir Müslüman dünyadan göçüp gitmedikçe kul hakkını telafi etmeninin yollarını arar. Eğer telafi yolları bulunamazsa iş ahirete kalır bu çok daha ciddi ve tehlikeli bir durumdur. Günahından dolayı tövbe eden kişi kul hakkına girdiği kimseyle helalleşmek istiyor da ulaşamıyorsa, en azından o kişinin adına hayır yapmalı, sadaka çıkarmalı ya da onlar için duada bulunabilir. Kişi hakkını helal etmeyecek kadar zor biriyse birisinin aracılığıyla ona hakkını vermeye de çalışılmak gerekir.
Kaynakça:
[1] Buhârî, Mezâlim 10, Rikâk 48
[2] Buhârî, Şehâdât, 27; Müslim, Akdiye, 4
URL Kopyala