Bir Müslüman olarak, gayrimüslim dahi olsa bir başkasıyla günah işlemek, başlı başına büyük bir hatadır. İslam, Müslümanlardan iyiliğin yayılmasına ve kötülüğün engellenmesine katkıda bulunmalarını bekler. İslam hukukunda adaletin tesisi, en temel prensiplerden biridir. Kul haklarını ihlal eden veya toplumsal düzene zarar veren bir suçun, ortaklaşa işlense dahi, gizlenmesi caiz değildir. Suçu işleyen Müslümanın öncelikle kendi hatasını idrak etmesi, samimi bir tevbe etmesi ve işlediği suçun sonuçlarını telafi etmeye çalışması gerekir. Eğer suç kul hakkı içeriyorsa, mağdurun hakkını ödemesi veya helalleşmesi esastır. Dolayısıyla, eğer bir Müslüman, gayrimüslim biriyle birlikte günah olan bir suçu işliyorsa, özellikle bu suç kul haklarını ihlal ediyorsa bu hususta gerekli sorumluluğunu yerine getirmesi, toplumsal bir zarara yol açıyorsa da bu suçu ilgili mercilere bildirip gereğini yerine getirmesi lazımdır.

Eğer bir Müslüman, gayrimüslim biriyle birlikte günah olan bir suç işliyorsa, bu durum İslam hukuku açısından çok daha ciddi bir boyut kazanır. Burada sadece suçu gizleyip gizlememek değil, suçun bizzat işlenmesindeki ortaklık ön plandadır. Bir Müslümanın, günah olan bir suça fiilen iştirak etmesi, öncelikle kendi günahını ve sorumluluğunu katlar. İslam, Müslümanlara her türlü günah ve kötülükten uzak durmayı emreder. Başkasıyla (gayrimüslim olsun olmasın) ortaklaşa günah işlemek, hem Allah’a karşı işlenmiş bir günah hem de eğer kul hakkını ilgilendiriyorsa kullara karşı işlenmiş bir zulümdür. Eğer işlenen suç, hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama gibi kul haklarını ihlal ediyorsa, bu durumda hem Müslümanın hem de gayrimüslimin bu suçtan dolayı sorumlu tutulması ve adaletin sağlanması gerekir. Dolayısıyla kafirle beraber kul hakkı olan bir suç işleyerek bunu saklayıp sırdaş olmak günahtır.