Aile bireyleri ve samimi dostlar arasında da kul hakkı olur ve bu kişilerden helallik almak gerekir. Hatta bu durum, yabancılara karşı işlenen kul hakkından daha hassas ve önemli olabilir. Aile ve yakın dostlar arasındaki ilişki, karşılıklı güven ve sevgi üzerine kuruludur. Bu güvenin kötüye kullanılması, sırt sırta duran bu kişilerin birbirine karşı haksızlık yapması, haklarına girmesi, dışarıdan birine yapılacak haksızlıktan daha büyük bir manevi yaraya neden olabilir. Onlara karşı sorumluluklarımız daha fazladır. Yabancılarla olan ilişki genellikle maddi konularla sınırlıyken, aile ve dostlar arasındaki kul hakkı, daha çok manevi konularla ilgilidir. Onların duygularını incitmek, sözle kırmak, sırlarını ifşa etmek, yalan söylemek, iftira atmak veya onlara karşı vefasızlık yapmak gibi durumlar, telafisi zor olan manevi kul haklarıdır. Aile içinde kul hakkı, sadece maddi şeylerle sınırlı değildir. Kardeşler arasında miras paylaşımında haksızlık yapmak, anne babaya saygısızlık etmek, eşler arasında sorumlulukları yerine getirmemek, çocukların haklarını gözetmemek gibi durumlar doğrudan kul hakkıdır. Dostlar arasında ise verilen sözü tutmamak, güveni sarsmak, zor zamanda yalnız bırakmak gibi davranışlar bu kapsamda değerlendirilebilir. ​İslam’a göre, Allah (c.c.) kendisine karşı işlenen günahları dilediğinde tövbe ile affedebilir. Ancak, kul hakkı farklıdır. Bir kulun hakkını ihlal eden kişinin günahı, o kul affetmedikçe affedilmez. Bu kural, en yakınımızdakiler için de geçerlidir. Birine haksızlık yaptığınızda, o kişi size “hakkımı helal ediyorum” demedikçe bu yük üzerinizden kalkmaz. Bu nedenle, ailemiz ve dostlarımızla ilişkilerimizde daha dikkatli olmalı, istemeden dahi olsa bir haksızlığa neden olduysak, bunu gidermek için helallik istemekten çekinmemeliyiz. Unutmayın, samimi bir helallik dileği, ilişkinizi zedelemek yerine daha da güçlendirir.