İslam düşmanlığı yapmayan yardıma muhtaç gayrimüslim kişilere gıda ve ilaç gibi temel ihtiyaçlar konusunda yardım etmek caizdir ve hatta birçok İslam âlimine göre tavsiye edilen bir davranıştır. İslam, tüm insanlara karşı merhameti ve yardımlaşmayı emreder. Kur’an-ı Kerim, tüm insanların onuruna saygı gösterilmesini emreder. Ayetlerde, “Andolsun ki biz, Âdemoğullarını şan ve şeref sahibi kıldık…” (İsrâ Suresi, 70. ayet) buyrularak, insan olmanın başlı başına bir değer olduğu vurgulanır. Bu değer, kişinin dininden bağımsızdır. İslam’da merhamet sadece Müslümanlara özgü bir erdem değildir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadisinde, “Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündeki de size merhamet etsin.” buyurmuştur. Bu emir, din, dil ve ırk farkı gözetmeksizin tüm insanları kapsar. İslam hukuku, açlık, hastalık ve barınma gibi temel insanlık ihtiyaçlarının karşılanmasına büyük önem verir. Müslüman bir kişinin, bu tür ihtiyaçlar içinde olan bir insana yardım etmesi, onun imanının ve ahlakının bir gereği olarak görülür. Bir Müslümanın, Müslüman olmayan birinin açlıktan ölmesine veya tedaviye muhtaç kalmasına duyarsız kalması, İslam ahlakıyla bağdaşmaz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) hayatında, gayrimüslim komşularına karşı sergilediği tutumlar bu konuya en güzel örnektir. Kendisinin ve ashabının, farklı inançlara sahip kişilere karşı ne kadar merhametli ve cömert olduğu bilinir. Özetle ​Müslüman olmayan yardıma muhtaç kişilere yapılan gıda, ilaç gibi asli ihtiyaçlar için yardımda bulunmak, İslam’ın temel ahlak ve merhamet prensipleriyle tamamen uyumludur. Bu tür yardımlar, dinin evrensel değerlerini yansıtmanın yanı sıra, İslam’a ve Müslümanlara karşı ön yargıların kırılmasına da vesile olabilir. Bir Müslümanın zekât dışındaki gönüllü yardımlarda (sadaka) din ayrımı yapma zorunluluğu yoktur. Aksine, yardıma en çok ihtiyacı olan kişiye, dini ne olursa olsun yardım etmek teşvik edilir.