Toplu taşıma araçlarında bisiklet veya scooter gibi eşyalarla yolculuk yapmanın diğer yolculara rahatsızlık vermesi durumunda kul hakkı doğurabilir. Kul hakkı, bir kişinin başka bir kişiye maddi veya manevi zarar vermesiyle ortaya çıkan bir kavramdır ve İslam hukukunda büyük önem taşır. Bu durumda kul hakkının oluşup oluşmadığını değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken bazı noktalar vardır. Bisiklet veya scooterın kapladığı alan, diğer yolcuların hareket serbestisini kısıtlaması, kalabalık saatlerde araca binilmesi gibi faktörler rahatsızlığın boyutunu belirler. Eğer bu durum diğer yolcuların güvenliğini veya konforunu ciddi şekilde etkiliyorsa, kul hakkı söz konusu olabilir. Bazı toplu taşıma sistemlerinin bisiklet veya scooter gibi araçların belirli saatlerde veya belirli kurallar dahilinde taşınmasına izin veren düzenlemeleri olabilir. Bu kurallara uyulmaması da diğer yolculara karşı bir haksızlık olarak değerlendirilebilir. Bisiklet veya scooter sahibinin diğer yolculara karşı gösterdiği özen ve dikkat de önemlidir. Mümkün olduğunca az yer kaplamaya çalışmak, engelli veya yaşlı yolculara öncelik tanımak gibi davranışlar bu rahatsızlığı en aza indirebilir. Sonuç olarak, toplu taşıma araçlarında bisiklet veya scooter gibi eşyalarla seyahat ederken diğer yolcuların haklarını gözetmek ve onlara rahatsızlık vermemeye özen göstermek önemlidir. Aksi takdirde, bu durum kul hakkı ihlaline yol açabilir ve dini sorumluluk gerektirebilir.