Ortak yaşam alanlarında insanlara zarar vererek hayvan beslemek İslam dininde caiz değildir. Bu durum, İslam’ın temel prensiplerinden olan başkalarına zarar vermeme (la darar ve la dırar) ilkesine aykırıdır. Ayrıca, komşuluk haklarına riayet etmek ve ortak yaşam alanlarının huzurunu korumak da İslam ahlakının önemli bir parçasıdır. Bu zarar, fiziksel olabileceği gibi psikolojik veya maddi de olabilir. Ortak yaşam alanlarında hayvan beslemek suretiyle komşulara veya diğer insanlara rahatsızlık vermek, korku salmak, hijyen sorunlarına yol açmak veya mülklerine zarar vermek bu yasağa girer. İslam, komşuluk ilişkilerine büyük önem verir. Komşuların birbirlerine iyi davranması, saygılı olması ve birbirlerinin haklarına riayet etmesi emredilir. Zarar veren hayvan beslemek, komşuların huzurunu kaçırır ve bu hakların ihlali anlamına gelir. Hayvanın tüyleri, kokusu veya varlığı nedeniyle alerjisi olan veya hassasiyeti bulunan kişileri rahatsız edebilir.

İslam hukukunda can güvenliği ve kamu yararı önemli ilkelerdir. Zarar veren bir hayvanın kontrol altında tutulması veya uygun bir şekilde rehabilite edilmesi, bu ilkeler doğrultusunda meşru bir faliyet olur. Hayvanın verdiği zararın boyutu ve tekrar etme olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır. Eğer hayvan sürekli olarak insanlara zarar veriyorsa, başkalarının güvenliğini tehlikeye atıyorsa, belediyeye teslim etmek uygun bir seçenek olabilir. İslam’da mülkiyet hakkı korunmuştur. Ancak bu hak, başkalarına zarar vermeme ve kamu yararını gözetme ilkesiyle sınırlıdır.. Zarar veren bir hayvanın sahibinin bu sorumluluğu yerine getirememesi durumunda, hayvanın kontrol altına alınması caiz olur. Hatta başkalarına zarar veren hayvanı bulunan kimse, hatırlatıldığı halde zararı önlemezse, bölge sakinlerinin o hayvanı itlaf etme hakları vardır. (Hindiyye V/360) Özetle: İnsanlara zarar veren sahipli hayvanları belediyelere vermek, özellikle de hayvanın verdiği zarar ciddi ve tekrarlayıcıysa, alternatif çözümler yetersiz kalıyorsa caiz olur.