TL para birimiyle borç verip döviz veya altına endekslemek caiz olur mu?
TL para birimiyle borç verip döviz veya altına endekslemek caiz olur mu?
Altın borç verecek olan kişi, elden teslim etmek imkanı olmadığında, altını bozdurup borç vereceği kişiye havale yapsa, bu borçlanma altın ile mi olur yoksa bozdurup havale yaptığı bedel ile mi?
Bir kişi diğerinden her hangi bir para birimi ile borç aldığında, borcu öderken aldığı aynı para birimiyle ödemek üzere anlaşması vaciptir. Aldığı paranın değerinde başka bir para birimi veya altın ile ödemek üzere anlaşması caiz değildir. Bunu bu şekilde borç sözleşmesinde zikretmesi de caiz değildir. Yani bir kişi: “Ben senden TL olarak aldım ancak ben, sana bir sene sonra karşılığını altın veya dolar olarak iade edeceğim” diyemez. Bu görüş, muasır fıkıh alimlerinin ortak görüşüdür.
Nitekim İslam Fıkhı komitesi 42-4/5 nolu ve 1988 tarihli kararında şöyle demiştir: “Kağıt paralar, yasal bir nakit olup tam değere sahip olan bir alış veriş aracıdır. Şeriatta altın ve gümüş için geçerli olan faiz, zekat ve borç gibi hükümler; kağıt paralar için de geçerlidir. Borcu ödemekte dikkat edilmesi gereken en önemli husus; aynısıyla ödemektir, değeriyle değil. Çünkü borçların misliyle ödenmesi vaciptir. Kaynağı ne olursa olsun zimmette sabit borçları, para birim fiyatlarına bağlamak caiz değildir.” Ancak borç ödeyen kimse, hiçbir dayatma olmaksızın ve baştan bu şekilde konuşmamak şartıyla, kendi rızasıyla aldığı borç parada oluşan kaybı ödeyebilir.
Bu konuda sorulan bir soru ve cevabı şöyledir: “Arkadaşım bana borç olarak 2000 TL verdi. Bununla ilgili aramızda bir sözleşme yazarak, o değerde euro ödenmesine anlaşma yaptık. Borç süresi dolduktan sonra euro değer kazandı, bunun üzerine sözleşmede anlaştığımız gibi ödeme yaparsam, fazladan 300 TL ödemek zorunda kalacağım. Borç veren kimse bu fazlalığı alması caiz mi yoksa faiz mi sayılır?
Cevap: Borç veren sadece borç verdiği miktarı talep edebilir. Ancak sen kendi rızanla fazla vermek istersen verebilirsin. Çünkü Rasûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem” şöyle buyurdu: “İnsanların en hayırlıları, ödeme yaparken en güzel şekilde ödeme yapanlardır”[1] Ancak aranızdaki sözleşme ise geçersizdir. Çünkü meşru olmayan bir sözleşmedir. Zira şeriata göre borç ancak misliyle ödenebilir. Her iki taraftan biri bu hükme karşı gelirse, iki para birimi arasındaki farkı haksız yere almış olur. Bu da şüphesiz haramlardandır. Yüce Allah şöyle buyurdu: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.”[2] Fakat ifade edildiği gibi, borcu ödeyen kimse borç alırken konuşulmaması şartıyla, kendi rızasıyla teşekkür mahiyetinde aldığından fazlasını verebilir.
Ayrıca altın borç verecek olan ile borç alacak olan kişinin aynı mekanda bulunmaması sebebiyle oluşan sorun şu şekilde çözülebilir: Borç alacak olan kişi, borç verecek olan kişi yanında bulunan bir tanıdığını vekil kılar. O da borç verenden altını teslim alıp kuyumcuda bozdurur, daha sonra bozdurma bedeli olan parayı müvekkiline havale yapar. Bu şekilde gerçekleşen borçlanma da verilen altın mukabilinde olmuş sayılır ve bu işlemde bir herhangi bir sorun olmaz. Aksi takdirde altın borç verecek olan kişi, elden teslim etmek imkanı olmadığında, altını kendisi bozdurup borç vereceği kişiye havale yaparsa, bu borçlanma altın ile olmayıp bozdurup havale yaptığı bedel ile olacaktır.
Kaynakça:
[1] Muslim
[2] Nisa/29
URL Kopyala

