Menü

Şiddetli gadap halinde İslamın kutsallarına sövmenin hükmü nedir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
574 görüntülemeDinden Çıkaran Sebepler

Şiddetli gadap halinde İslamın kutsallarına sövmenin hükmü nedir?

Çok sinirli bir halde iken kitaba küfredenin iman ve nikah durumu nedir?

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 08/05/2025

URL Kopyala
0

Bu büyük ve tehlikeli bir meseledir. Dine sövmek, en büyük günahlardan ve İslam’ı bozan durumlardan biridir. Çünkü tüm ilim ehli nezdinde dine sövmek riddettir (dinden dönmektir) ve alay etmekten daha kötüdür. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “(Onlara) de ki: Allah ile, O’nun ayetleriyle ve O’nun Rasûlü ile mi alay ediyordunuz? Boşuna özür dilemeyin; iman ettikten sonra kâfir oldunuz.” (Tevbe Suresi, 65-66) Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında, Peygamberimize (s.a.s.) söven bir cariye vardı. Tövbe etmeyince efendisi onu öldürdü. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Şahit olun ki onun kanı hederdir.” Dolayısıyla dinin temel kutsallarına (Allah’a, Peygamberlere, Kitaplara) sövmek İslam’dan dönmeyi gerektirir. Ancak bu durum şiddetli bir öfke ve akıl karışıklığı sonucu meydana gelmişse, o zaman farklı bir hüküm söz konusudur. İlim ehli nezdinde öfkenin üç derecesi vardır.

Birinci Derece: Öfkenin şiddetlenerek aklı kaybettirecek ve şiddetli öfke nedeniyle ayırt etme yeteneğinin kalmayacağı durumdur. Bu durumdaki kişinin hükmü, delilerin ve akıl hastalarının hükmü gibidir. Bu kişinin sözlerinden hiçbir hüküm çıkmaz; ne boşaması, ne sövmesi ne de başka bir şeyi geçerli sayılmaz. Aynen deli gibi, sözlerinden hiçbir sonuç doğmaz.

İkinci Derece: Bundan daha hafif olan, öfkenin şiddetlenerek düşüncesini değiştirecek, kendini kontrol edemeyecek ve öfkenin tamamen hakim olacağı, adeta zorlanmış ve itilmiş gibi, içindeki öfkeyi atamayan bir hale gelmesidir. Ancak bu durum birinci dereceden daha hafiftir; bilinci tamamen kaybolmamış ve aklı tamamen gitmemiştir, ancak sövme, tartışma ve ailesi, eşi, oğlu, amiri veya başkalarıyla arasındaki anlaşmazlıklar gibi sebeplerle şiddetli bir öfke vardır.
Bu konuda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Kimisi, bu kişinin hükmünün aklı başında ve normal bir insanın hükmü gibi olduğunu söylemişlerdir. Bu durumda boşaması geçerli olur, dine sövmesiyle dinden döner, mürted olduğuna hükmedilir ve eşiyle arası ayrılır.

Kimisi ise, bu kişinin aklını kaybeden ilk duruma daha yakın olduğu ve öfkenin şiddetiyle konuşmaya zorlanmış, içindeki öfkeyi atamayan bir durumda olduğu için, onun da aklını kaybeden gibi değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu görüşü savunanlar, Musa Aleyhisselam’ın kıssasını delil getirmişlerdir. Musa Aleyhisselam, kavmini buzağıya taparken görünce onlara çok öfkelenmiş, gelmiş ve levhaları atmış, şiddetli öfkesinden dolayı kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmiştir. Allah Teâlâ onu ne levhaları atmasından ne de kendisi gibi bir peygamber olan kardeşi Harun’u çekmesinden dolayı hesaba çekmemiştir. Bu, şiddetli öfkeye kapılan kişinin boşanmasının geçerli olmadığını ve aynı şekilde sövmesinin de dinden dönmeye sebep olmadığını söyleyenlerin delillerindendir.

Üçüncü Derece: Aklın kaybolmadığı, boğazını sıkacak ve kendini kontrol etmesini engelleyecek şiddetli bir durumun olmadığı, bundan daha hafif olan normal öfkedir. Kişi üzülür ve öfkelenir, ancak aklı da yerindedir ve davranışları da normaldir. İlim ehli nezdinde bu durumdaki kişinin tasarrufları, alışverişi, boşaması ve diğer işlemleri geçerlidir. Çünkü öfkesi hafiftir, niyetini ve kalbini değiştirmez.

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 08/05/2025
0
Cevap yaz..