Parayı korumak için cari hesaba yatırmak caiz midir, süftece anlamına gelir mi?
Parayı korumak için cari hesaba yatırmak caiz midir, süftece anlamına gelir mi?
Mecbur kalmadıkça, her türlü banka hesabından uzak durmak en doğrusudur. Ancak cari hesapla kâr payı hesabını kıyasladığımızda, cari hesaptaki zarar fıkhi yönden kâr payı hesabındaki zararlara göre daha düşük kalmaktadır. Zira, fıkıhta süftecenin mekrûh olup olmadığı tartışılırken, katılım bankalarında ise çokça icra edilen fasit akitler mevcuttur, müşteri kâr payı hesabına katılmakla, tüm bu fasit akitlere ve fâiz mesabesinde kabul edilen bu haramların vebaline, mudarebe anlaşması gereği ortak olacaktır. Ayrıca kâr payı hesabında, gerçek kâra göre hesaplama yapılmadığı, reel hesaplara göre dağılım olmadığı da tespit edilmiştir.
Cari hesaba para yatırmak, süftece anlamında olur iddiasına gelince; Abdullah b. Abbâs ve İbn Sîrîn süfteceyi, ödemenin başka beldede yapılmasının şart koşulmaması durumunda, câiz görmüşlerdir. Hanefîler’e göre de, yol tehlikesini savmak amacıyla süftecenin cirolanması, borç doğuran akid sırasında şart koşulmuşsa veya teamül halini almışsa tahrîmen mekrûh, aksi takdirde câizdir. Bankaya açılan cari hesabın ise, yol emniyeti ve başka bir belde de ödeme yapılması şartlarıyla alakası yoktur.
Ayrıca, borç vermenin meşru kılınmasındaki asıl amaç, muhtaç olan kişiye iyilik yapmak olsa da, bazen bu aslın dışına çıkılabilir. Zira borç vermenin genel vasfı iyilik olsa da sınırlayıcı bir kayıt değildir, sürekli olması gereken bir şey de değildir. Nitekim Hişâm b. Urve’nin babasından gelen sahîh rivâyette; Abdullah b. Zübeyr, kendisine malını emanet vermek için getirenlere onları gözeterek; mallarını emanet olarak alamayacağını, zâyi olma riskinden dolayı borç olarak kabul edeceğini söylerdi. Sonuç olarak; katılım bankasına yatırma ihtiyacı duyulan paranın, kâr payına yatırılmasındansa cari hesaba yatırılması daha az zararlı olarak gözükmektedir.
URL Kopyala