Menü

Ölümü temenni etmek caiz midir?

742 görüntülemeMuhtelif Konular

Ölümü temenni etmek caiz midir?

Bir Müslümanın hayattan nefret etmesi ve Allah katında var olan hayır ve çözümlerden ümidini kesmesi caiz değildir. Bu konuda vacip olan şey Allah’ın kaderine sabretmesi ve başına gelen musibetlerden ötürü sevabı Allah’tan beklemesidir. Ayrıca belaların yok olması ve bir çıkış yolunun var olması için dua etmesidir. Yüce Allah şöyle buyurdu: “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.”[1]

Müslümanın başına gelen bir olumsuzluk, hastalık veya dünya sıkıntılarından dolayı ölümü dilemesi mekruhtur. Hz. Enes’ten “radıyallahu anh” rivayet edildiğine göre, Rasulullah “sallallahu aleyhi ve sellem” şöyle buyurdu: “Başına bir musibet geldi diye hiç biriniz ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir şey temenni etmek zorunda kalırsa: ‘Allahım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür’ desin.”[2] Bu hadisin mesajında kadere teslimiyet mevcut olup konuyu Allah’a havale etmek vardır. Şüphesiz Müslüman, bu Dünya’da başına gelen musibetlere karşı isyan etmeyerek sevabını Allah’tan dilerse musibetler onun günahlarına kefaret olup kalbini gafletten uyandırır ve gelecek için ona bir öğüt olur.

Hadiste Rasûlullâh Efendimizin (s.a.s) ilk muhatabı ashab-ı kiram ise de kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanlar aynı şekilde muhatap olmaktadırlar, yani yasak hükmü bütün Müslümanlar için her zaman geçerlidir. Ayrıca hadiste konu edilen “zarar” için, âlimlerin çoğu “dünyevi zarar” demiştir. Buna göre, kişi “dinde fitneye düşmek” gibi dini bir zarar söz konusu olacaksa, böyle bir durumda ölümü istmek günah olmaz. İbni Hibbân’da gelen bir rivayette bu konu daha da açık  gözükmektedir: “Sizden hiç kimse dünyada mâruz kaldığı musibet sebebiyle ölümü temenni etmesin…” Burada “dünyada” diye sebep açıkça belirtilmektedir.

Sahabeden bazıları, dünyevî olmayan bazı düşüncelerle ölümü temenni etmiştir. Nitekim Muvatta’da Hz. Ömer’in (r.a) şöyle dua ettiği kaydedilir: “Allah’ım! Yaşım ilerledi, kuvvetim zayıfladı, tebaam çoğalarak her tarafa yayıldı. Sana karşı bir kusur işlemeden ve ihmalkârlığa düşmeden beni huzûruna al!”[3]

Ayrıca şiddetli ağrılar ve sancılar içinde kıvranan bir hasta, düşkün ve bakacak kimsesi olmayan bir kişi de kendi hakkında iki rahmetten birini temenni edebilir. Şüphesiz can çekişmek, ruh teslim etmek, ölüm sarhoşluğu (sekeratu’l-mevt) zordur. Ancak Mümin her şeyin Allah’tan olduğunu bilir ve eğer bu elem ve ızdıraba sabrederse günahları silinir, derde sabretmek günahlara keffaret olur.[4]

 


Kaynakça:

[1] İnşirah 5-6
[2] Tirmizî, Kıyâmet, 26
[3] Muvatta’, Hudûd, 10; Hâkim, III, 98/4513
[4] Ebu Davud, Cenaiz, 1, 3

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı

URL Kopyala
0
Cevap yaz..