İklim yasası İslam hukukuna göre sakıncalı mıdır?
İklim yasası İslam hukukuna göre sakıncalı mıdır?
İklim yasası dinimize aykırı mı, dinimizce sakıncalı mı?
URL Kopyala
İslam dininin doğrudan “İklim Yasası” adında modern bir hukuki metni veya düzenlemeyi yasaklayan ya da caiz görmeyen bir hükmü bulunmamaktadır. Ancak, iklim yasaları gibi çevre ve ekonomi politikalarını ilgilendiren düzenlemeler, içerikleri ve sonuçları itibarıyla İslam hukukunun (Fıkıh) genel hükümleri, temel prensipleri ve hedefleri (Makâsıd-ı Şeriat) çerçevesinde değerlendirilebilir. Dolayısıyla, iklim yasasının İslam dinine göre sakıncalı olabilecek yönleri, yasanın içeriğine bağlı olarak şu fıkhi prensipler üzerinden incelenebilir:
1. Adalet ve Denge İlkesine Aykırılık (Adl)
İslam dininin temel hedefi adaleti (Adl) tesis etmektir. Bir iklim yasası, uygulama ve sonuçları itibarıyla adalet ilkesine aykırı düşebilir.
Zulüm ve Haksızlık: Yasa, belli bir kesimin (fakirler, gelişmekte olan ülkeler veya dar gelirli vatandaşlar) üzerine aşırı bir yük bindiriyorsa (örneğin, yüksek karbon vergileri), bu durum fıkhen zulüm kapsamına girer. İslam, yükümlülüklerin adil dağıtılmasını ve güç yetirilebilir olmasını emreder.
Fıkhi Dayanak: Kur’an-ı Kerim, adaleti emrederken, “Allah kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.” (Bakara Sûresi, 2:286) ilkesini getirmiştir.
Vurgunculuk Riski: İklim yasaları (örneğin karbon piyasaları), bazı şirketlere haksız kazanç ve piyasada tekel oluşturma fırsatı verebilir. Fıkıh, temel mallarda veya haklarda vurgunculuk yapılmasını kesinlikle yasaklar.
2. Fesada Yol Açma (İfsâd fi’l-Arz)
İslam, yeryüzünde fesat (bozgunculuk) çıkarmayı yasaklar. Fesat, kamu düzenini, çevreyi veya toplumun genel yararını (maslahat) bozan her türlü eylemi içerir.
Halkın Zarara Uğratılması: Eğer bir iklim yasası, keyfi kısıtlamalar getirerek ekonomik istikrarsızlığa, kitlesel işsizliğe veya enerji yoksulluğuna yol açıyorsa, bu durum toplumsal fesat olarak değerlendirilir.
Fıkhi Dayanak: Kur’an-ı Kerim’de, “İyilik yapın. Şüphesiz Allah, fesat çıkaranları sevmez.” (Kasas Sûresi, 28:77) buyrulmuştur.
3. Mülkiyet Hakkına Müdahale (Korunması Gereken Beş Esas)
İslam hukukunun korunmasını emrettiği beş temel esastan biri malın (mülkiyetin) korunmasıdır.
Haksız El Koyma: İklim hedeflerine ulaşmak amacıyla, meşru yollarla kazanılmış mülkiyete, işletme haklarına veya gelir kaynaklarına haksız ve ölçüsüz bir şekilde el konulması veya aşırı kısıtlama getirilmesi, mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir.
Ancak: Kamu yararı (Maslahat) gerektirdiğinde, adil bir bedel ödenerek kamulaştırma veya sınırlama yapılabilir. Yasak, bu sınırın aşılmasıdır.
Fıkhi Dayanak: Hadis-i Şerifte, “Bir Müslümanın malı, kendi rızası olmadıkça helal olmaz.” buyrularak mülkiyet hakkının kutsallığı vurgulanmıştır.
Değerlendirme Özeti
Bir iklim yasası, İslam dinine göre ancak aşağıdaki durumlarda sakıncalı olur:
Adaletsiz Vergilendirme: İklim hedeflerini gerçekleştirmek için getirilen kısıtlamalar veya vergiler, fakir kesimi ezici ve güçlerinin ötesinde ise.
Temel İhtiyaçlara Engel: Yasa, enerjiye, ısınmaya veya ulaşıma erişimi makul olmayan ölçüde kısıtlayarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılamasını engelliyorsa.
Ekonomik Çöküş: Ekonomide büyük bir istikrarsızlığa, kargaşaya ve fesada yol açacak nitelikteyse.

