Hocam, bıyığı kazımak mı güzel yoksa kısaltmak mı?
Hocam, bıyığı kazımak mı güzel yoksa kısaltmak mı?
Peygamber Efendimizin (s.a.v) sakal bırakma emrine uyarak, sakal bırakan müminlerin, sünnete göre bakımını yapmaları, sünnete hürmetin ifadesi olur. Bıyık meselesinde dinî ölçü; kılların üst dudağa sarkmaması, bıyığın kısa olması ve dudak hizasını geçmemesidir. “Bıyıkları kısaltın” hadisine uyan âlimler bıyıklarını, dudak derisi görünecek kadar kısaltmışlardır.
Sakalla ilgili; bir tutamdan fazlasının kesilmesini ön gören birkaç rivayete karşın, sakala hiç dokunulmaması gerektiğine dair de bir çok rivayet ve müçtehitlerin görüşleri vardır. Bazı rivayetlere göre, Peygamber Efendimizin (s.a.v) sakalının uç ve yan kısımlarından aldığı bilinmektedir.[1] Maliki mezhebi alimlerinden İmam Bâcî, Abdullah İbn Ömer ve Ebu Hureyre’den nakledilen tatbikata dayanılarak bir tutamdan fazlasının kesilebileceğini söylemiştir. Hanefi mezhebi kaynaklarından olan Dürrü’l-Muhtar’da, sakalın bir tutam boyunda olmasının sünnet olduğu ifade edilmektedir. Aynı şekilde, ekseriyetin görüşüne göre bir tutamdan fazlasını kesmek de sünnettir. Yine Reddu’l-Muhtar’da kısaca “Garaib”den naklen “Alt dudağın altındaki kılların alınması bidattır.” denilmektedir.[2] Çünkü, Peygamber Efendimizin (s.a.v) bu kısmı tıraş etmediği sahih hadislerle sabittir.
Tahavî’nin bildirdiğine göre, üst dudaktaki kılları (bıyığı) tıraş etmek (kazımak), Hanefî müçtehitlerine göre kısaltmaktan daha güzeldir. Fakat daha sonra gelen Hanefî fakihleri, bıyıkları tıraş etmek değil, kısaltmanın sünnet olduğu görüşünü benimsemiştir.[3] Hanefî alimlerine göre sakalın, çenenin altındaki boğaz kısmını tıraş etmek uygun değildir, İmam Ebu Yusuf’a göre bunda bir sakınca yoktur. Kişinin yanaklarındaki kılları almasında da bir sakınca yoktur.[4]
Kaynakça:
[1] Tirmizi, Edeb 17
[2] İbn Abidin Reddu’l-Muhtar, VI/407
[3] Bahru’r-Raik-şamile-7/163
[4] Reddu’l-muhtar, II/418
URL Kopyala