Menü

Hatibin hutbeyi okumasından sonra başkası tarafından tercüme edilmesi caiz olur mu?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
504 görüntülemeCuma Namazı

Hatibin hutbeyi okumasından sonra başkası tarafından tercüme edilmesi caiz olur mu?

Yurtdışında bir camide İmam Türkçe hutbe verdikten sonra, yerli halkın anlaması için bir başka kişi hutbeyi yabancı bir dilde tekrarlıyor. Bunun fıkhî açıdan bir mahzuru var mıdır?

Cuma hutbesinin sahih olabilmesi için cuma vaktinde ve namazdan önce okunması, hutbeyi dinleyen belirli miktarda bir cemaatin bulunması, hutbeye niyet edilmesi, hutbenin rükünlerinin Arapça okunması gibi şartlar aranmıştır. Hutbe için gerekli cemaat Hanefîler’e göre en az bir, Mâlikîler’e göre on iki, Şâfiî ve Hanbelîler’e göre ise kırk kişiden oluşur. Cuma namazında ise Hanefîler cemaat olarak en az üç kişinin varlığını şart koşarken diğer mezhepler hutbe ile namaz arasında bir fark gözetmemişlerdir. Hutbede niyet yalnız Hanefî ve Hanbelî mezheplerine göre şart olup diğer iki mezhep bunu gerekli görmemiştir. Hutbenin Arapça okunması, Hanefîler’den Ebû Yûsuf ile Muhammed’in de dahil olduğu çoğunluğa göre şarttır. Ebû Hanîfe ile diğer Hanefî fakihleri ise bu görüşe katılmamış ve hutbenin Arapça’dan başka bir dille de okunmasının sahih olacağını söylemişlerdir. Hutbenin Arapça okunmasını şart kabul eden Hanbelîler’e göre hatip Arapça bilmiyorsa başka dilde de okuyabilir. Şâfiî âlimleri de hutbenin rükünleri Arapça olmak kaydıyla başka dilde ayrıca vaaz ve irşadda bulunulmasında bir sakınca olmadığını belirtmişlerdir.

Hutbede Arapça okuma şartı, esasen Kur’ân-ı Kerîm ile hamdele ve salvele gibi şekilleri sünnetle belirlenen dua ve zikirlerle ilgili bulunduğu gibi, hutbenin asıl amacı cemaati dinî konularda aydınlatmak olduğundan öğüt kısmının her toplumun kendi dilinde okunması tabiidir. Buna göre, halkı yahut sakinlerinin çoğu Arapça bilmeyen ülkede, cuma hatibinin, onlara nasihatini ve hatırlatmalarını anlamaları ve hutbesinden istifade etmeleri için, Arapça hutbe okuması sonra da ülkesinin diline onu tercüme etmesi caizdir. Bu konuda ihtilaftan kurtulmak için, hutbelerinde Peygamber Efendimizin (s.a.s.) uygulamasına tabi olma ve hutbeden maksadın hasıl olması arasını cem’ etmek için, önce Arapça hutbe okunması sonra da tercüme yapılması gerekir. Ancak bu tercümenin hatip tarafından yapılması gerekir farklı bir tercüman aracılığıyla yapılması namazın gecikmesine yol açıp kerahete sebebiyet verecektir. Hatibin çevrilecek dili bilmemesi durumunda şayet gerek duyuluyor ise caminin uygun bir bölümüne yerleştirilen bir ekran aracılığı ile de hutbe anında tercümesi yayınlanabilir.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 12/08/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..