Menü

Günah olan bir şeyi elde edemeyince üzülmek küfür müdür?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
385 görüntülemeDinden Çıkaran Sebepler
0 Yorum

Günah olan bir şeyi elde edemeyince üzülmek küfür müdür?

Bir müslüman, günah olan bir şeyi elde edemeyince üzülse küfre girer mi? Örneğin içki isteyen adam içemeyince içemediği için üzüntü hissettse, bu imana zarar verir mi? Aynı şekilde günah işleyince zevk alınca mutlu olmak sevinmekte böyle midir?

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 22/08/2025

URL Kopyala
0

Yapılmak istenen bir günahın elde edilememesine üzülmek, İslam inancına göre küfür değildir. Ancak bu durum, kişinin iman ve maneviyat açısından zayıf bir noktada olduğunu gösterir ve kalbinin tövbeye muhtaç olduğuna işaret eder. Günahı elde edememeye üzülmek ile günahı küçümsemek ve önem vermemek (istihfaf-ı günah) farklı durumlardır. Bu, günahın haram olduğunu bilerek, nefsine yenik düşmekten kaynaklanan bir histir. Kalpte bir günah arzusunun varlığına işaret eder, ancak günahın haram olduğu inancını ortadan kaldırmaz. Ancak günahı işleyemediği için üzülmek yerine, işlediği veya işlemeyi düşündüğü için pişmanlık duymak gerekir ki imanın alametlerindendir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Pişmanlık (nedamet) tövbedir.” (İbn Mâce, Zühd, 30). Bu hadis, günahtan dolayı üzülmenin ve pişman olmanın, Allah’a yönelişin bir başlangıcı olduğunu gösterir. Yapılmak istenen bir günahın gerçekleşmemesine üzülmek, dinden çıkmaya sebep olmasa da, mümin bir kalp için rahatsız edici bir durumdur. Bu arzunun kalpten tamamen silinmesi için dua etmeli ve günaha iten sebep ve ortamlardan uzak durmalıdır. Kişi, bu olumsuz hissin yerine iyi ameller ve ibadetlerle meşgul olmalı, böylece nefsini günah arzusundan uzaklaştırmalıdır.

Keza bir günahı işleyince bundan zevk almak ve mutlu olmak da küfür değildir. Bu durum, tıpkı günahı elde edememeye üzülmek gibi, kişinin imanî bir zafiyet içinde olduğunu gösterir. İslam’da bu tür bir ruh hali, tövbe edilmesi ve kalbin arındırılması gereken bir manevî hastalık olarak kabul edilir. Bir kişi günah işlerken bile, onun Allah tarafından yasaklandığını, yani haram olduğunu bilir ve kalbiyle inkar etmezse dinden çıkmaz. Zevk almak veya mutlu olmak, bu temel inancı ortadan kaldırmaz. Bu, nefsin ve şeytanın kişiyi o anlık bir hazla aldatmasından ibarettir. Bir günahı işlerken ondan zevk almak, günahı önemsememek, yani “istihfaf” olarak adlandırılan duruma yakındır. Ancak “istihfaf”, günahı küçümsemek, onu hiçe saymak veya hatta helal kabul etmek gibi daha ciddi bir boyuttur. Bir kişi, günah işlerken zevk alsa bile, sonra bu durumdan dolayı pişmanlık duyar ve tövbe ederse, bu durum istihfaf sınırına girmez. İbn Kayyim el-Cevziyye gibi alimler, günahtan zevk almanın ve sonra bundan pişmanlık duymamanın, o günahın küçümsenmeye başladığının bir işareti olduğunu vurgulamışlardır. Ancak, küfür haline gelmesi için kişinin o günahı helal görmesi veya Allah’ın emrine karşı bir alaycı tavır sergilemesi gerekir. Günahı işledikten sonra zevk alan bir kişi, eğer bu hissin yanlış olduğunu fark eder ve pişmanlık duymaya başlarsa, doğru yola yönelmiş demektir.

İsmail Hakkı Yelkenci cevap verdi 22/08/2025
0
Cevap yaz..