Menü

Geçici vatan konumunda bulunan memur ve benzeri kimselerin seferilik durumu nedir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
705 görüntülemeSeferilik

Geçici vatan konumunda bulunan memur ve benzeri kimselerin seferilik durumu nedir?

Hocam ben K.maraşta evli bir memurum, ne kadar duracağım belli değil. Maraştan memleketim olan doğup buyuduğum ailemin yaşadığı Nevşehire 15 günlük izne geldiğim zamanda seferi olur muyum?

Seferilik; namazların kısaltılması, kurban mesuliyetinin düşmesi, mahremsiz seyahatin yasak olması ve benzeri birçok hükme tesir etmesi itibarıyla fıkıhta ve Müslümanların günlük hayatında mühim bir yer teşkil etmektedir. Bu sebeple kişinin hangi şerait ve ahval dairesinde seferi olacağını bilmesi ehemmiyet arz eder. Seferilikteki esaslardan birisi de “vatan-ı asli” meselesidir. Bahusus baba memleketine veya yazlığına giden kişilerin namazlarını kısaltıp, kısaltmayacağı gibi meseleler çokça karşılaşılan sualler arasındadır. Bu nedenle vatani asli meselesini doğru anlamak, seferilik ve mukimlik hükümlerinin doğru tatbik edilebilmesi için önem arz etmektedir.

Vatan-ı asli, “Vatan-ı karar”, “Vatan-ı ehli”, “Vatan-ı fıtrat” diye de isimlendirilir. Vatan-ı asli: Kişinin doğup büyüdüğü ve “teehhül ettiği” yerdir. Mebsut’taki ibarelerden Serahsi’nin “Teehhül etmek” ifadesini  “vatan edinmek, yerleşmek” olarak açıkladığı anlaşılmaktadır. (Es-Serahsi, el-Mebsut, c.1, s.464) Molla Ali el-Kari “teehhül” kelimesini sarih bir şekilde “vatan edinmek, yerleşmek” olarak şerh etmektedir ki doğru olan da budur. (Molla Ali el-Kari, Fethu babi’l-inaye, c.1, s.487) El-Kasani ve İbnu’l-Humam ve diğerleri vatan-ı aslinin tarifinde “orda yerleşmeyi kastetmek, ayrılmayı düşünmemek” kaydını getirir. (El-Kasani, Bedaiu’s-sanai’, c.1, s.103; İbnu’l-Hümam, Fethu’l-Kadir, c.3, s.18) Molla Ali el-Kari bu manayı “ömrünün sonuna kadar orada durmaya niyet etmek” şeklinde izah eder. (Molla Ali el-Kari, Fethu babi’l-inaye, c.1, s.487) Elbette bu kayıtlar “ölünceye kadar asla oradan çıkmamaya kati surette niyet etmek” şeklinde anlaşılmamalıdır. Mezkûr ibarelerden maksat “an itibarı ile farklı bir durum oluşmadığı müddetçe orada kalmak, oradan çıkmaya dair bir niyet barındırmamak” şeklindedir. Yoksa “şimdilik buradayız. Mevla ne gösterir, bilemeyiz” diyen kişinin orayı vatan edinmediği manasına gelmez.

Öyle ise ne zaman, nereye atanacağı belli olmayan ancak bulundukları yerden -yetkili merci tarafından tayin edilecek olsa da- ayrılmayı tasarlamayan memurların bulundukları yerler onların vatan-ı aslisi durumundadır. Zira mutlaka tayin edileceklerine dair bir kesinlik yoktur. Velev tayin edilse bile bulunduğu yerde kalmak için memuriyeti bırakma ihtimali de mevcuttur. Ancak bulunduğu yerde kendisini kalıcı düşünmeyen, tayin hakkı verildiğinde kullanmayı murat eden kişi için vazife yaptığı yer vatan-ı asli olamaz. Binaenaleyh bu kişi, bir ihtiyacı sebebi ile bulunduğu yerden seferi olacağı bir mesafeye çıkacak olsa, sonra vazife yaptığı yere on beş günden az kalmak ve sonrasında başka bir yere gitmek üzere geri dönse, orada namazlarını seferi kılar. Nitekim medreselerde okuyan gurbetçi talebelerin durumu da böyledir. Medreselerinin bulunduğu yerde beş sene kalmayı düşünseler dahi, orada yerleşik olma niyetleri olmadığı için bulundukları yer onların vatan-ı aslisi olmaz.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 31/07/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..