İslam düşmanlığı yapmayan gayrimüslimlere karşı adaletli, nazik ve saygılı olmak caizdir. Bu, Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) sünnetinde açıkça belirtilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de: “Allah, sizinle din konusunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara adaletle davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.” (Mümtehine Suresi, 60/8) Bu ayet, Müslümanların, kendilerine düşmanlık etmeyen gayrimüslimlerle iyi ilişkiler kurabileceğini ve onlara karşı adaletli, nazik olabileceğini net bir şekilde ortaya koyar. “Siz” gibi bir saygı ifadesi kullanmak da bu ayetin ruhuna uygundur. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) hayatında, gayrimüslimlerle olan ilişkilerinde her zaman iyi ahlak ve nezaket ön planda olmuştur. Onun bu tutumu, Müslümanlar için en güzel örnektir.

Bir Yahudi cenazesinin geçtiğini gören Peygamberimiz (s.a.s.) ayağa kalkmıştır. Sahabeler “O bir Yahudi’dir ya Rasûlellâh” deyince, “O da bir insan değil midir?” buyurmuştur. (Buharî, Cenaiz, 50) Bu hadis, insan onuruna verilen değeri ve evrensel insaniyet ilkesini gösterir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), gayrimüslim komşularıyla iyi geçinmiş, onlara hediyeleşmiş ve ihtiyaçlarını gidermiştir. “Siz” ifadesi, Türkçe’de bir kişiye karşı kullanılan en temel saygı ifadelerinden biridir. Bu ifadenin kullanılması, o kişiye değer verildiğini, onuruna saygı duyulduğunu ve nezaket kurallarına riayet edildiğini gösterir. Dolayısıyla, bir gayrimüslime saygı göstermek, hatta onun kalbini İslam’a ısındırmak için ona kibar ve nazik davranmak, dinimizin temel ahlak kuralları arasındadır. Bu nedenle, bir gayrimüslime “siz” diye hitap etmekte dinî açıdan hiçbir sakınca yoktur, aksine bu İslam ahlakına uygun bir davranıştır. Ancak İslam düşmanlığı yapan gayrimüslim kişilere karşı saygı duymak caiz olmadığı gibi tavizsiz ve sert bir tutum sergilemek zorunludur.