​Müslüman toplumlar arasında bu konuda farklı görüşler ve tartışmalar bulunmaktadır. Bu hassas konu, İslam’ın temel öğretileri, bireyin sorumlulukları ve toplumsal duyarlılık bağlamında değerlendirilmektedir. Bazı alimler ve düşünürler, Gazze’deki gibi zulüm ve acıların yaşandığı durumlarda müslümanların eğlence ve tatilden uzak durması gerektiğini savunur. Bu görüşe göre, ümmetin bir parçası acı çekerken, diğerlerinin keyifli vakit geçirmesi ahlaki ve manevi açıdan doğru değildir. Kuran-ı Kerim’de yer alan “Müminler ancak kardeştirler” (Hucurat Suresi, 10. ayet) ilkesi, bu durumlarda müslümanlar arasındaki dayanışmanın ve ortak acının hissedilmesinin önemini vurgular. Bu yaklaşıma göre, Filistinli kardeşlerin acılarına ortak olmak, eğlenceyi erteleyip onların dertleriyle dertlenmek, manevi bir sorumluluktur.

Diğer bir bakış açısı ise, bireysel ibadet ve sorumlulukların yanı sıra, müslümanların hayatlarına devam etmelerinin de bir zorunluluk olduğunu belirtir. Bu görüşü savunanlar, toplumsal yaşamın tamamen durmasının pratik olmadığını, müslümanların da hayatlarını idame ettirmeleri, çalışmaları ve dinlenmeleri gerektiğini savunur. Onlara göre, eğlence ve tatil, bireyin ruhsal ve bedensel sağlığı için gerekli olabilir. Bu yaklaşım, Filistin’deki mazlumlara yardım etmenin, destek olmanın farklı yolları olduğunu ve bu yolların sadece eğlenceden uzak durmakla sınırlı olmadığını vurgular. Örneğin, maddi yardımda bulunmak, Filistin davası hakkında farkındalık oluşturmak, dualar etmek ve boykot gibi eylemlerle destek vermek daha etkili olabilir.​

Bu farklı yaklaşımların ortak noktası, her iki görüşün de Filistin’deki mazlumların durumuna karşı duyarsız kalınmaması gerektiğini vurgulamasıdır. Müslümanlar, eğlenip eğlenmeme kararını verirken vicdanlarını dinlemeli, kalplerinin sesine kulak vermelidir. Önemli olan, Filistinli kardeşler için ne yapılabileceğini düşünmek ve harekete geçmektir. Bu, bir tatil programını iptal etmek olabileceği gibi, bir miktar parayı yardım kuruluşlarına bağışlamak, bir etkinlik düzenlemek veya sosyal medyada farkındalık oluşturmak da olabilir. Her birey kendi koşulları ve imkanları doğrultusunda en doğru kararı vermelidir.