Menü

EYT olarak bilinen sigortalıların emekliliği hakkında İslam’ın hükmü nedir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
888 görüntülemeSigorta ve Tazminat

EYT olarak bilinen sigortalıların emekliliği hakkında İslam’ın hükmü nedir?

”Emeklilikte Yaşa Takılanlar” olarak bilinen konusunda İslam’ın hükmü nedir? Devlet, emeklilik için gün sınırı koymasının yanında asgari yaş sınırı da koyabilir mi? Bu şartı sonradan ekleyebilir mi?

Kurumsal bazda sigorta, hukukî yapısı itibariyle, “sosyal sigorta” ve “özel sigorta” şeklinde iki farklı disipline sahiptir. Buna göre devlet tarafından kurulan ve korunan “sosyal sigortalar”, çağdaş İslâm hukukçuları tarafından geniş tartışmalar neticesinde ihtiyaç hatta zarureten de olsa genellikle câiz görülmüştür. Sigortalının ödediği primler, bireylerin irâdelerine bakılmadan alındığı için bir tür “vergi” niteliğinde algılanmıştır. Yapılan kesintilerin mecburi olması, ödenen fazlalığın devletin vatandaşına bir ihsanı olarak kabul edilmesi gibi gerekçelerle zamanla cevaz verilmiştir.  Özel sigortalar ise, ya kâr gayesi güden bir “anonim” ticâri şirkettir, ya da “kooperatif” teşekkül tarzında organize olmuş bir ortaklıktır.  Kooperatif teşekküllü sigortalarda gaye, sigortacının kâr amacı olmayıp, rizikoların gerçekleşmesiyle doğan zarar ve kötü sonuçların yükünün üyeler arasında paylaşılarak azaltılmasıdır. “Kooperatif teşekküllü sigortalar” da, yine İslâm hukukçularınca genellikle câiz görülmüştür.

Sosyal Sigorta, belli halk gruplarının sosyal güvenliklerini temin amacıyla kanunla kurulan ve belirli iş kolunda çalışanların iştirak etmeleri çoğu defa mecburi olan bir sigortadır. Bu sigortalardaki primler işçi, iş veren ve devlet üçlüsünün katkısıyla ödenir. Sosyal sigortaların sunacağı sigorta güvencesi alanları da kanunla belirlenmekte olup bu sigortalarda üyelerin talepleriyle kanunda yer almayan bir rizikoyu sigorta kapsamına aldırmak mümkün değildir. Sosyal sigortalar genellikle üyelerine iş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, doğum, sakatlık, yaşlılık, ölüm ve işsizlik gibi risklere karşı sigorta güvencesi sunmaktadır. Dolayısıyla devlet bütçesinin durumuna ve şartların uygunluğuna göre emeklilik yaşını belirlemek de yetkili makamların sorumluluğu dahilindedir.

Devlet tarafından organize edilen, belirli iş kolunda çalışanların -devletin ve iş verenin de katkılarıyla- kendi aralarında yardımlaşarak sosyal güvenliklerinin sağlanmasını amaçlayan ve ağırlıklı olarak karşılıklı yardımlaşma anlayışına dayanan sosyal sigortalar topluma gerçek anlamda sosyal güvenlik sağlamada yetersiz kaldığı, sigorta primlerinin mal varlığına göre değil ücrete göre belirlenmesinin adaletsizliğe yol açtığı gibi eleştirilere mâruz kalmasına rağmen modern yardımlaşma kurumları sayılarak İslâm âlimlerinin çoğunluğu tarafından meşrû kabul edilmiştir. Bu yaklaşıma göre herhangi bir iş kolunda çalışan kimsenin sosyal güvenlik ağına katılabilmek için kendisinin sigorta primi ödemesi ve ileride bu kurumdan bir defada veya belirli aralıklarla sigorta yardımı alması câiz görüldüğü gibi iş verenin işçisinin sigorta primini ödemesi hukukî bir görev olması yanında bir sorumluluk sayılmakta ve buna riayet edilmemesi vebal olarak değerlendirilmektedir.

Özel Sigorta, bireylerin özel menfaatlerinin çeşitli rizikolara karşı teminat altına alınması için serbest iradeleriyle meydana getirdikleri bir sigorta türüdür. Özel sigorta iradeye/akde dayalı olduğu için çok değişik alanlarda sigorta sözleşmesi yapmak mümkündür.

Günümüzde sosyal ve ekonomik hayatın karmaşıklığı sebebiyle artan çeşitli risklere karşı kişilerin ellerindeki mal varlıklarının korunması için sigorta türü bir oluşuma ihtiyaç olduğu inkâr edilemezse de ticarî sigortaların birey ve topluma sağlayacağı yararın karşılıklı yardımlaşma esası üzerine kurulacak sigorta çeşidiyle sağlanması mümkündür. Dolayısıyla fıkıh ilkeleri açısından birçok sakınca içeren ticarî sigortalar maslahat, örf ve zaruret gibi gerekçelere dayanılarak câiz görülemez. İslâm Konferansı Teşkilâtı’na bağlı İslâm Fıkıh Akademisi’nin 1985 yılında gerçekleştirdiği ikinci dönem toplantısında sigortayla ilgili şu karar alınmıştır: Ticarî sigorta şirketlerinin uygulamakta olduğu sabit prim esasına dayalı ticarî sigorta sözleşmesi akdi geçersiz kılacak ölçüde büyük belirsizlik içermekte olup dinen haramdır.

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 14/08/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..