Menü

Birinin, bir müddet sonra sattığı kişiden geri almak üzere, bir malı geçici olarak ona satması caiz midir?

Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
Aşevi İnşaatı Yardımı - Huzurlu Gönüller Eğitim Vakfı
848 görüntülemeAlışveriş

Birinin, bir müddet sonra sattığı kişiden geri almak üzere, bir malı geçici olarak ona satması caiz midir?

Maliki ile Hanbeli mezhebinde ve Hanefiler ile Şafiilerin mütekaddim âlimlerine göre böyle bir satış şekli caiz değildir. Fakat Hanefi ve Şafiilerin müteahhir alimlerinden tercih edilen görüşte; geçici süreliğine yapılan bu satış şeklinde, geçici sürenin satış akdinin içerisinde şart koşulmaması, öncesinde ya da sonrasında konuşulması şartıyla ihtiyaca binaen caiz görülmüştür.

Vefâ yoluyla satım akdi yapmak; bir malı, satış bedelini iade edince geri almak üzere, bir kimseye bir para veya borç karşılığında geçici olarak satmaktır. Satıcı semeni geri verince veya borcunu ödeyince, alıcı satın almış olduğu malı geri verir. Böyle bir akit, alıcının maldan yararlanabilmesi dikkate alınırsa sahih satım akdi; tarafların akdi feshedebilme yetkilerine bakınca da fâsid satım akdi niteliğindedir. Alıcı, vefâ yoluyla satın aldığı malı başkasına satamayacağı cihetle de bu rehin hükmündedir ve bu rehin olma özelliği üstündür. Fakîhlerin çoğu, bey bil-vefâ şeklindeki satım akdini caiz görmüşlerdir.[1]

Bu muamele, faizden kaçınmak ve borcu teminata bağlamak amacıyla örfleşen bir satış şeklidir. Burada satıcı, ileriki bir tarihte satış bedelini geri vermeyi veya daha önceden kalma borcunu ödemeyi; alıcı da buna karşılık malı iade etmeyi taahhüt ettiği için akit bu adı almıştır. Buna “Bey’u’l-Muâmele”, Mısır’da “Bey’u’l-Emâne” adı da verilmektedir. Milâdî 15. yüzyıl başlarında yaşayan Şeyh Bedruddin Mahmûd “bey’ bi’l-vefâ” tarzındaki bu satışın başlangıcı hakkında şöyle der: “Zamanımızda ribâdan korunmak için, bey’bi’l-vefâ şeklindeki satış örf haline gelmiştir. Bu, gerçekte bir rehin muamelesi olup, alıcı mebîa mâlik olamaz ve mâlikin izni olmadıkça gelirinden de yararlanamaz.”[2]

Vefâ yoluyla satışta, taraflar tek yanlı irade beyanıyla dilediği zaman akdi feshedebilir. Alıcı, akit süresince mala mâlik olamaz. Satıcı her an satış bedelini iade edip malı geri isteyebilir. Alıcı da malı geri verip, parayı talep edebilir. Tarafların sözleşmede belirlenen süreye uymaları da gerekmez. Satışa konu olan mal rehin hükmünde olduğu için, ne satıcı ve ne de alıcı diğerinin izni olmadıkça malı başkasına satamaz. Bu hak tarafların mirasçılarına da intikal eder. Ancak taraflardan birisi, diğerinin izniyle satış yapabilir.

Sonuç olarak; Cumhur müçtehitlerin caiz görmediği bu muameleden uzak durmak şüphesiz en doğru ve ihtiyatlı bir davranış olacaktır. Ayrıca faize alternatif olarak yapılan bu uygulama da; müşteri geçici olarak aldığı maldan faydalandığı takdirde veya daha sonra kendisine geri ödenen meblağ ilk ücretten farklı olduğu takdirde faiz işleminden farklı olmayacaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz “sallallahu aleyhi ve sellem” bu hakikati şöyle beyan etmiştir: “Öyle bir zaman gelecek ki faiz yemeyen kimse kalmayacak, faiz yemeyenlere de faizin tozu bulaşacaktır.”[3]

 


Kaynakça:

[1] Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhıyye Kâmusu, VI, 126-127
[2] Ali Efendi, Fetâvâ, I, 300
[3] Ebu Davud, Kitabul Buyu’, 3331

İsmail Hakkı Yelkenci tarafından yayınlandı 13/08/2024

URL Kopyala
0
Cevap yaz..